Çağdaş dünyanın siyasal sosyolojik çözümlemelerinde önemli bir yer tutan merkez-çevre kuramı, Türk toplumuna ilişkin sosyal yapı çözümlemelerinde de önemli bir kuramsal argüman olarak öne çıkmıştır. Merkez-çevre kuramı her ne kadar Edward Shils’in çalışmalarıyla kristalleşmiş olsa da konuyla ilgili öncü çalışmalara daha önceki dönemlerde rastlamak mümkündür. Bu çalışmaların Türkiye’deki örneği, Türkiye’de sistematik sosyolojinin kurucusu olan Ziya Gökalp’ta görülebilir. Nitekim, Gökalp Osmanlı devletinin yıkılış nedenleri ve bunu önleyebilecek sosyal-siyasi çözümlerin tespit edilmesiyle ilgili çaba sarf etmiş önemli bir sosyologdur. Gökalp’a göre Osmanlı devletinin yıkılış nedenleri arasında merkez-çevre gerilimi olarak ifade edilebilecek olan aydın-halk yabancılaşması yer alır. Osmanlı toplumunda aydınlar, yüksek düzeyde eğitim almakla halktan ayrılmışlardır. Dahası, onlar eğitim gördükleri kurumlara ilaveten dil, sanat, dini anlayış tarzı gibi pek çok konuda halktan kopuk, halka yabancılaşmış bir zümre halini almışlardır. Aydın ve halk sınıfının bu sosyo-kültürel ayrışması nedeniyledir ki, Osmanlı kurumları ikili bir yapı özelliği gösterirler. Merkez-çevre geriliminin tahripkâr etkilerinden kurtulmanın yolu ancak nihai toplumsal hedef olan toplumsal bütünleşmenin sağlanmasıyla mümkündür. Gökalp bu bütünleşmeyi sağlamak üzere aydınların halka inmesi gerektiğini savunur. Aydınlar, halktaki milli kültürü (hars) ortaya çıkarıp geliştirirken, sahip oldukları medeni bilgileri (fen ve teknoloji) halka öğretmelidirler. Bu ilk süreç Türkleşmek olarak adlandırılır. İkinci olarak İslam dininin değerlerinin kabul edilmesi ve diğer Müslüman toplumlarla dayanışma içinde olunmasıdır (İslamlaşma). Nihayet, Gökalp’ın muasırlaşma olarak isimlendirdiği üçüncü süreç, çağdaş Avrupa medeniyetinin temsil ettiği bilim ve teknoloji düzeyinin yakalanmasını gerektirir. Nitekim modern dünyanın refah toplumları, kendi formüllerini tasarlayarak sözü edilen bütünleşmeyi gerçekleştirmiş ve karşıtlıklarını hafifleterek nispeten ahenkli bir toplumsal yapı inşa etmişlerdir. Buna karşın “azgelişmiş” ya da “gelişmekte olan” diye kodlanan toplumlar ise bu tür ulusal, toplumsal formüller üretmek yerine çeşitli etnik, dini, mezhepsel, vs. değişkenle oluşan küçük grup ve topluluk şuuruyla toplumsal düzen ve refah üretmekten geri kalmış ve merkez-çevre karşıtlığının problemli sonuçlarını tecrübe etmektedirler. İşte bu bildiride, Osmanlı döneminden günümüze biçim değiştirerek devamlılığını sürdüren merkez-çevre gerilimi ve bütünleşme tartışmalarını Gökalp sosyolojisi bağlamında değerlendirmek amaçlanmış, Gökalp’ın konuya yaklaşımının çağdaş Türk toplumunda yaşanan güncel toplumsal sorunlara ışık tutacak nitelikte olduğu düşünülmüştür.
Ziya Gökalp Merkez-çevre gerilimi Aydın Halk Toplumsal bütünleşme
Çalışmamız etik ilkelere göre hazırlanmıştır.
Editoryal ekip ve bütün çalışanlara teşekkür eder, kolaylıklar dileriz.
The centre-periphery theory, which has an important place in the political sociological analyses of the contemporary world, also stands out as an important theoretical argument in the social structure analyses of Turkish society. Although the centre-periphery theory was crystallized by the work of Edward Shils, it is possible to see pioneering studies on the subject in earlier periods. An example of these studies in Türkiye can be seen in Ziya Gökalp, the founder of systematic sociology in Türkiye. As a matter of fact, Gökalp is an important sociologist who has made efforts to determine the reasons for the collapse of the Ottoman State and the socio-political solutions that could prevent this collapse. According to Gökalp, among the reasons for the collapse of the Ottoman State is the alienation between the intellectuals and the people, which can be expressed as the centre-periphery tension. In Ottoman society, intellectuals were separated from the people with a high level of education. Moreover, in addition to the institutions in which they were educated, they have become a group that is disconnected from and alienated from the people in many matters: such as language, art, and religious understanding. Due to this socio-cultural separation of the intellectual class and the Ottoman institutions have a dual structure characteristics. The only way to get rid of the destructive effects of the centre-periphery tension is to achieve social integration, which is the ultimate social goal. Gökalp argues that intellectuals should reach out to the people to ensure this integration. While the intellectuals reveal and develop the national culture (hars) in the people, they should also teach the civil knowledge they have (science and technology) to the people. This first process is called Turkification. Secondly, there is the acceptance of the values of Islam and solidarity with other Muslim societies (Islamization). Finally, in the third process, which Gökalp calls muasırlaşma (modernization), it requires reaching the level of science and technology represented by contemporary European civilization. Indeed, affluent societies in the modern world, have achieved the aforementioned integration by designing their own formulas and have built a relatively harmonious social structure by mitigating their contradictions. On the other hand, societies defined as “under-developed” or “developing” have fallen behind in producing social order and welfare with small group and community consciousness formed by various ethnic, religious, sectarian, etc. variables, instead of producing national, social formulas; and they are experiencing the problematic results of the centre-periphery opposition. In this paper, it is aimed to evaluate the centre-periphery tension and integration debates that have continued in different forms since the Ottoman period to the present day, in the context of Gökalp's sociology, and it is thought that Gökalp's approach to the subject can shed light on current social problems in contemporary Turkish society.
Ziya Gökalp Centre-periphery tension Intellectual Public Social integration
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Değişme, Azgelişmişlik ve Modernleşme Sosyolojisi, Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.