ABSTRACT
It is a fact that one of the most fundamental discussions of the Constitutional Era revolved around the relationship between modernization and tradition. In this context, a discussion brought up by Ziya Gökalp in İslam Mecmuası was the question of how open the fiqh system, which holds an important place in tradition, is to change. This issue, which is still discussed in different ways today, actually revolves around the nature of the relationships between text and fact. In other words, to what extent should fiqh, which is a set of divine and unchangeable rules, take into account changing social facts? Creating a theoretical typology that includes the discussions that are still ongoing today on this issue and positioning the actors involved in this discussion are of great importance in terms of clarifying the issue.
Many Ottoman intellectuals, especially Islamists, demand the renewal of Islamic fiqh and the opening of the door to ijtihad in order to cope with new problems. However, different ideas are presented on how this will happen. Ziya Gökalp explained his own ideas on this subject in his Islamic Journal with the concepts of “social fiqh” and “social principles of fiqh”. Taking these discussions as the starting point, this study seeks to answer the following fundamental question: How did Ziya Gökalp pioneer the discussion of social fiqh in the context of fiqh-sociology relations at the beginning of the 20th century? What are his basic ideas and propositions on this subject? Where do his views and position fit into the context of fact-text relations? The article analyzes two important texts written by Ziya Gökalp in Islamic Journal and clarifies his position.
ÖZ
Meşrutiyetin en temel tartışmalarından birinin modernleşme ve gelenek arasındaki ilişkiler etrafında döndüğü bir gerçektir. Bu bağlamda Ziya Gökalp’in İslam Mecmuası’nda gündeme getirdiği bir tartışma, gelenek içinde önemli bir yer tutan fıkıh sisteminin değişmeye ne kadar açık olup olmadığı meselesidir. Bugün de farklı biçimlerde tartışılan bu konu, aslında nas ile olgu arasındaki ilişkilerin mahiyeti etrafında dönüp dolaşmaktadır. Bir başka deyişle ilahi ve değişmez bir kurallar bütünü olan fıkıh, değişen toplumsal olguları ne kadar hesaba katmalıdır? Bu konuda günümüzde halen devam etmekte olan tartışmaları da içerek şekilde bir kuramsal tipoloji oluşturmak ve bu tartışmada yer alan aktörleri konumlandırmak meseleyi açıklığa kavuşturmak açısından büyük önem taşımaktadır.
İslamcılar başta olmak üzere pek çok Osmanlı aydını yeni sorunlarla baş edebilmek için İslam fıkhının yenilenmesini ve içtihat kapısının açılmasını talep etmektedir. Ancak bunun nasıl olacağı konusunda farklı fikirler sunulmaktadır. Ziya Gökalp İslam Mecmuası’nda bu konuda kendi fikirlerini “içtimai fıkıh” ve “içtima-i usul-i fıkıh” kavramlarıyla açıklamıştır. Bu çalışmamız tam da bu tartışmaları çıkış noktası alarak şu temel soruya cevap aramaktadır: 20. yüzyılın başında fıkıh-sosyoloji ilişkileri bağlamında içtimai fıkıh tartışması konusunda Ziya Gökalp nasıl öncülük yapmıştır? Bu konuda temel fikirleri ve önermeleri nedir? Görüşleri ve konumu, olgu-nas ilişkileri bağlamında nereye oturmaktadır? Makale, Ziya Gökalp’in İslam Mecmuası’nda yazdığı iki önemli metni esas alarak bir analiz yapmakta ve onun konumunu açıklığa kavuşturmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 3 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.