Öz
Yunus Emre, kültürümüze bıraktığı hazineler, şiirleri ile toplumumuzun hafızasında çok değerli bir yere sahiptir. Mütevazı yaşamında, değerli olan bilginin peşinde koşmuş, yaşamın anlamı üzerinde düşünmüştür. Şiirleri, bu düşünme eyleminin ürünleri olarak değerlendirilebilir. Şiirleri de, onun dünyaya bakışını yansıtan şekilde sade ve anlaşılırdır. Şiir, sanatın bir parçası olmanın ötesinde, felsefi sorular yöneltmek için en uygun olan sanattır. Yunus Emre’nin, felsefi düşünme iddiası ortaya koymamakla birlikte, dünyayı ve insanı anlama çabası göstermesiyle ve yaşamın anlamı, neyin değerli olduğu sorusuna odaklanmasıyla, hem bilgelik hem felsefe alanına girmiş olduğu ileri sürülebilir. Bilgeliğin, bireylerin benlik bilgisinin, benlik-bütünlüğünün, öz aşkınlığın ve yaşam hakkında derin anlayışın arttığı gelişimsel bir süreç olduğu ifade edilmektedir. Buradan yola çıkarak, Yunus Emre’nin yaşam öyküsü, bakış açısı ve eserlerini bilgelik ve bilgeliğin felsefesi kavramları ile değerlendirmenin, Yunus Emre’yi daha bütünsel anlamaya katkı sunabileceği düşünülmektedir. Bu makalede, Yunus Emre’nin yaşam öyküsü ile bakış açısının, bilgelik ve bilgeliğin felsefesi açısından diğer düşünürlerle karşılaştırılarak ele alınması amaçlanmıştır. Bu makale, alan yazın taramasına dayalı bir derleme çalışmasıdır. Sonuç olarak, Yunus Emre’nin bilgelik ve bilgeliğin felsefesi kavramları ile birlikte değerlendirilmesi, eserlerinin bu perspektifle ele alınması ve bu yöndeki çalışmaların artması ile kültürümüz içerisinde halihazırda yüzyıllardır var olan bir hazinenin bugünün insanının düşünsel ve psikolojik durumuna olumlu yansımaları olacağı düşünülmektedir.