İslâm toplumunun ictimâî birçok değeri bulunmakla birlikte bunlardan
“hak” ve “adalet”, en ön plana çıkan iki anahtar kavramdır. Kur’ân’a göre toplum
düzeni ancak hak ve adalet zemininde tesis edilebilir ve sürdürülebilir. Aksi halde,
hak ve adalet ekseninde oluşturulmamış bir düzen ve birlikteliğin, -bu durum kardeş-
liğe halel getireceğinden dolayı- sürdürülebilir olması mümkün değildir. Başka bir
ifadeyle her iki kavram da (hak ve adalet) İslâm toplumunun huzur ve refahının teminine
yönelik olarak vaz’ edilmiştir.
Kelime olarak “barış” anlamına gelen İslâm, şeriatın zaruri maksatları kapsamında;
dînin, nefsin, neslin, malın ve aklın korunmasını öngörmektedir. Bu öngörü
ve hedefler, öncelikle İslâm toplumunda bilahare tüm dünyada hak ve adalet ekseninde
Müslümanlar eliyle gerçekleştirilecektir. Bu, Müslümanların görevidir. Nihaî
hedef ise evrensel barışı (İslâm) sağlamaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 25 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 18 Sayı: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.