Müzikle terapi, binlerce yıldır Türk dünyasında
kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. İslâmiyetten önce Türk dünyasında tıp
kam, bahşı/baksı, ozan ve şamanlar eliyle yürütülüyordu. Kötü ruhları müzik,
dans ve transla kovan bu kişiler ilk psikologlardır. Türk müziğinin en eski
makamları bu bahşı-ozanların kopuz eşliğinde söyledikleri dinî nağmelerden
oluşmuştur. İslâmiyetten sonra hikmet ehli Otacı ve Atasagunlar, müzikten
faydalanarak mâl-i hulyâ ve diğer sayrılıkları tedavi etmişlerdir.
Germiyân Beyliği döneminde Kütahya medreselerinde ve
şifâhânelerinde yetişen hekim şairler gam, tasa, kaygı, kara
sevda/kara safra, depresyon, hayâl-i hâm, vehim,
kuruntu, kuruntu melekesi, insanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı yeti ve
vesvese diye adlandırılan sayrılıklara çare üretmiş, tedavi için müzik ve terapiden
faydalanmışlardır.
Germiyân’ın ve Osmanlı’nın ilk tıp
kitaplarından biri Hekim Ahmedî’nin
Tervihü’l-Ervâh’ıdır. Ahmed-i Dâ’î’nin Tıbb-ı Nebevî Tercümesi bu coğrafyada
kaleme alınan ikinci tıp kitabıdır. Her iki eserde de yiyecek ve içeceklerin
özellikleri, otların fayda ve zararları,
gam ve kedere karşı önerilen tedaviler anlatılır.
Germiyân sarayı hekimlerinden Şair Şeyhî, Hekim Sinân
adıyla şöhret bulmuş, attariyesi/eczanesi olan mütehassıs bir tabiptir.
Osmanlı’nın ilk Reisü’l-Etibbâsı/Baştabibidir. Hekim Sinân, Çelebî Mehmet’in
tasa ve gamdan kaynaklanan asabiyet/melankoli hastalığını tedavi etmiştir.
Şeyhî’nin Kenzü’l Menâfi’ adlı eseri Germiyân’ın
tarihine yaptığı katkılar açısından önemli üçüncü tıp kitabıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Haziran 2016 |
Kabul Tarihi | 8 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |