Erken dönem İslâm düşüncesinde hadis ehli ile rey taraftarları arasındaki ihtilaf başta fıkıh ve kelâm olmak üzere birçok disiplinde kendisini göstermiştir. Buna bağlı olarak inanç konularında Hanefî-Mâtürîdî kelâm ekolüyle Selefî hadis anlayışının birçok konuda birbirinden ayrıştığını görmek mümkündür. Bu çalışma hadis ehlinin önemli isimlerinin eserlerine yazdığı şerhlerle, onları Hanefî bir bakış açısıyla değerlendiren Bedreddin Aynî’yi referans alarak, bir Hanefî hadisçinin itikadî görüşlerini incelemeyi hedeflemektedir. Aynî’nin önemi yalnızca hadis ehlinin görüşlerine Hanefî bir açıdan bakmasıyla ilgili olmayıp, yaşadığı zaman ve coğrafyanın dinî, kültürel ve mezhebî arka planının da bunda etkisi vardır. Zira o, İslâm dünyası içte ve dışta birçok tehditle mücadele ederken, Ehl-i sünnet içinde farklı görüşlerin uzlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde yaşamıştır. Bu münasebetle o, her ne kadar Hanefî ekolü temsil etse de Ehl-i sünnet içinde farklı görüşleri uzlaştırmaya çalışmıştır. Bunu onun Buhârî’nin eserine yazmış olduğu şerhte görmek mümkündür. Nitekim o, kelâm ilminin temel konularını Eş’arîlik ve Hanefîliğin Tahavî versiyonu ekseninde ele alarak incelemiş ve tercihlerini zaman zaman Eş’arîlik’ten yana da koymuştur. Şu halde bu çalışma ulûhiyyet, nübüvvet, sem’iyyât ve imana dair konular bağlamında; Selefî, Hanefî-Mâtürîdî ve Eş’arî anlayışın söz konusu dönemde yeniden yorumlanmış halini incelemektedir.
Ulûhiyyet konularında zaman zaman Eş’arî fikre yakın duran Aynî, genel tercihini bağlı bulunduğu Hanefîlik yerine yaşadığı coğrafyada daha popüler olan Eş’arîlik’ten yana yapmıştır. Bu bağlamda başta ilahî ve beşerî fiiller ve kader konusu olmak üzere Yüce Allah’ın kudretinin öncelendiği bir düşünce içine girmiştir. Sıfatlar konusunda ise mezheplerin görüşlerini ortaya koyduktan sonra tartışmalı meselelerde net bir tavır belirlememekle birlikte yine aynı tercihte bulunmuştur. Bu itibarla Ehl-i sünnet’in iki önemli kolu arasında ihtilaflı olan fiilî sıfatlar konusunda Hanefî düşünce yerine Eş’arî fikri kabul etmiştir. Peygamberlikle ilgili hususlara geldiğimizde ise yaşadığı coğrafyanın etkilerini gözlemlemek mümkündür. Örneğin kadınlardan peygamber olmadığı yönündeki genel görüşü kabul etmek yerine bu konuda da Eş’arî fikri tercih etmiştir. Ölüm ve sonrasıyla ilgili meselelerde onun Ehl-i sünnet içinde genel kabuller doğrultusunda düşündüğü görülmektedir. Bununla beraber onu asıl önemli kılan şey imana dair konulardaki tavrıdır. Zira o kendi düşüncesinde olmayan Buhârî’nin eserini şerh ederken zaman zaman ona muhalefet etmiştir. Bu bağlamda imanın tanımı hususunda Hanefî anlayışa tabi olurken, imanla ilgili diğer konularda Eş’arî düşünceyi savunduğu da olmuştur. Bundan dolayı onun genel tavrı Ehl-i sünnet içinde birleştirici ve uzlaştırıcı bir rol üstlenmekle birlikte zaman zaman Eş’arî düşünceye meylettiği görülmektedir. Esas itibariyle onun bu konulardaki tercihi ne tam bir Hanefîlik ne de tam bir Eşârîlik olmaktan daha çok Hanefîliğin yaşadığı coğrafyada tezahür etmiş halini uygulamaya sokmak olmuştur. Bu itibarla Hanefî düşüncenin Mâtürîdî versiyonu yerine Tahavî versiyonunun Aynî için daha makul bir niteleme olduğu söylenebilir. Netice itibariyle Bedreddin Aynî hukuki konularda Hanefî düşünceye tabi olmakla birlikte kelâm ilminin ilgi alanına giren meselelerde, Hanefîliğin paralelinde bir yol izlemeyip düşüncesinde birtakım farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bunda onun Hanefîliğin nispeten zayıf olduğu bir coğrafyada yaşamış olmasının etkisi çoktur. Ancak onun yaşadığı zamanın Müslüman coğrafyanın önemli sınavlar verdiği bir evreden geçmiş olması da ayrıca bir öneme sahiptir. Buna bağlı olarak geçmişin tecrübesini göz ardı etmemiş ve inançla ilgili meselelerde mezhepler arası kesin ve aşılamaz kabul edilen çizgileri kaldırmaya çalışmıştır. Bu durum onu inançla ilgili meselelerde tek bir düşünce ve anlayışla sınırlandırmamış ve düşünce kalıplarını ortadan kaldırmıştır.
In the early period of Islamic thought, the conflict between the Ahl al-ḥadīth and the supporters of rey showed itself in many disciplines, especially fiqh and kalām. Accordingly, it is possible to see that the Ḥanafī-Māturīdī school of kalām and the Salafī hadīth understanding diverge on many issues in matters of faith. This study aims to examine the theological views of Ḥanafī hadīthists by taking as reference Bedreddīn Aynī, who evaluated the works of important names of hadīth from a Ḥanafī perspective with his commentaries. Aynī's importance is not only related to the Ḥanafī perspective of the people of hadīth, but also the time and geography he lived in. Because he lived in a period when different views were tried to be reconciled within the Ahl as-Sunnah, while the Islamic world was struggling with many threats both internally and externally. In this regard, although he represented the Ḥanafī school, he tried to reconcile different views among the Ahl as-Sunnah in terms of their results. It is possible to see this in the commentary he wrote on Bukharī's work. As a matter of fact, he examined the basic issues of the science of kalām in the axis of Ash'arīsm and Ḥanafī-Māturīdī, and from time to time he favored Ash'arīsm. So, this study in the context of divinity, prophecy, the hereafter and faith; It examines the reinterpretation of Salafī, Ḥanafī-Māturīdī and Ash'arī understanding in the mentioned period.
Aynī, who was close to the Ash'arī idea from time to time on the issues of divinity, made his general preference for the Ash'arīsm, which is more popular in the geography he lived in, instead of the Hanafīsm he was affiliated with. In this context, he has entered into an idea that the power of Almighty Allah is prioritized, especially divine and human actions and destiny. On the subject of adjectives, after revealing the views of the sects, he made the same preference, although he did not take a clear stand on controversial issues. In this respect, he accepted the Ash'arī idea instead of the Hanafī thought about the de facto attributes that are in dispute between the two important branches of the Ahl as-sunnat. When we come to the issues related to prophethood, it is possible to observe the effects of the geography in which he lived. For example, instead of accepting the general view that women were not prophets, he preferred the Ash'arī idea on this issue. It is seen that he thinks in accordance with the general acceptances within the Ahl as-Sunnah on the issues related to death and its aftermath. However, what makes him most important is his attitude towards matters of faith. Because while he was annotating Bukhari's work, which was not in his own opinion, he sometimes opposed him. In this context, while he was subject to Hanafī understanding regarding the definition of faith, he also advocated Ash'arī thought in other matters related to faith. Therefore, although his general attitude plays a unifying and conciliatory role in Ahl as-sunna, it is seen that he tends to Ash'arī thought from time to time. Essentially, his preference in these matters was to put into practice the Hanafīsm manifested in the geography where he lived, rather than being neither a full Hanafite nor a full Asharite. In this respect, it can be said that the Tahavī version of Hanafī thought is a more reasonable characterization for Aynī instead of the Māturidī version. As a result, although Bedreddin Aynī is subject to Hanafī thought in legal matters, he did not follow a path in parallel with Hanafīsm in matters that fall within the field of kalām, and some differences emerged in his thinking. The fact that he lived in a geography where Hanafīsm was relatively weak has a lot to do with this. However, it is also important that the time he lived went through a phase in which the Muslim geography gave important tests. He did not ignore the experience of the past and tried to remove the definite lines between the sects about faith.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.