In the two narrations transmitted from Anas b. Mâlik in the Ṣaḥīḥayn, accepted as the foundational hadith sources by al-Bukhârî and Müslim, it is stated that after converting to Islam, a man served as the scribe for the Prophet Muhammad (PBUH) for a while, but later apostatized and rejoined his former co-religionists. He reportedly said to them, "Muḥammad does not know what he is saying. I was writing the Qur'ân as I wished." After some time, the man died, and after being buried, his body was supposedly expelled from the grave by the earth. These narrations, found in Ṣaḥīḥayn, are considered authentic (ṣaḥīḥ) in terms of their isnâd according to classical hadith methodology. However, from early periods, the statements attributed to this man, who was said to have been a revelation scribe, have been a subject of debate, raising doubts regarding the preservation of the Qur'ân. Additionally, the claim that the earth expelled his body has been seen as contrary to both Sunnatullâh (the natural order) and reason. Various studies, both direct and indirect, generally concluded that these narrations were fabricated. However, since these studies did not address the narrations in a comprehensive manner, the issue remained unresolved. Clarifying this matter is significant for hadith textual criticism and the history of the Qur'ân. In this study, the mentioned narrations are examined using the Integrative Approach method, which I previously proposed in my doctoral thesis. As a result of our investigations, it was observed that the revelation scribe mentioned in these narrations is explicitly identified as ʿAbdullâh b. Saʿd b. Abi Sarḥ in the chain of transmission from Qatâda through Anas. Consequently, reports about Ibn Abi Sarḥ were scrutinized, and the narrative was reconstructed. According to this reconstruction, Ibn Abi Sarḥ converted to Islam after the Prophet Muhammad's migration to Medina and migrated to Medina. Due to his literacy and good handwriting, he was appointed by the Prophet to transcribe the revealed verses. After a while, he apostatized and fled to Mecca. There, he reportedly said to the Quraysh, "Muḥammad does not know what he is saying. I was writing the Qur'ân as I wished." As a result, verse 6:93 of the Qur'ân was revealed about him. During the conquest of Mecca, the Prophet ordered that Ibn Abi Sarḥ be killed wherever found, but ʿUthmân brought him to the Prophet, securing his pardon. During ʿUthmân’s caliphate, Ibn Abi Sarḥ was appointed governor of Egypt, where his actions caused dissatisfaction, leading the people of Egypt to complain to ʿUthmân, requesting his removal. Later, upon hearing of ʿUthmân’s martyrdom, Ibn Abi Sarḥ relocated to ʿAsqalân in Palestine, where he likely died among a non-Müslim community. Those around him buried his body, but the next morning, they found it outside the grave. Saying, "This is the doing of Muḥammad’s companions!" they reburied him, but the same thing happened again. Eventually, they left his body unburied. Abû Ṭalḥa, who narrated this event to Anas b. Mâlik, mentioned that he saw dogs tearing apart the body outside the grave. Based on the new information revealed through this reconstruction, it is understood that Ibn Abi Sarḥ’s grave was dug up by his enemies, and his body was thrown out. Indeed, the statements of those who buried him support this conclusion. However, the narrators of the Ṣaḥīḥayn misunderstood the information about the body being expelled from the grave as a miraculous event and revised the texts accordingly. Therefore, it has been concluded that the narrations in question convey a real event, but due to the narrators' interpretations, they were endowed with a miraculous character, leading to potential misinterpretations.
Hadith Revelation Scribe Ibn Abi Sarh Sahihayn Integration Integrative Approach
Temel hadis kaynaklarının ilk iki eseri kabul edilen el-Buḫârî ve Müslim’e ait Sahîhayn’da Enes b. Mâlik’ten nakledilen iki rivâyete göre bir adam Müslüman olup bir süre Hz. Peygamber’in katipliğini yapmış ancak daha sonra irtidat edip eski dindaşlarının arasına katılmıştır. Onlara “Muhammed ne dediğini bilmiyor. Ben Kur’an’ı dilediğim gibi yazıyordum” demiştir. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra sonra vefat eden adam defnedilmiş, ancak cesedi toprak tarafından dışarı atılmıştır. Sahîhayn’da yer alan bu rivâyetler klasik hadis usûlü kriterlerine göre isnad bakımından sahih kabul edilmiştir. Bununla birlikte erken dönemlerden itibaren vahiy kâtibi olduğu bildirilen adamın sözleri Kur’an’ın korunmuşluğuna dair tereddütler oluşturduğu gerekçesiyle tenkid edilmiştir. Cesedin toprak tarafından dışarı atıldığına dair ifadeler de hem sünnetullâha hem de akla aykırı görülmüştür. Konu üzerinde yapılan doğrudan ve dolaylı çalışmalarda genel itibariyle bu rivâyetlerin uydurulduğu neticesine ulaşılmış ancak ilgili rivâyetler bir bütün halinde ele alınmadıkları için mesele tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu meselenin açıklığa kavuşturulması Hadis ilminin metin tenkidi ve Kur’an tarihi açısından büyük önemi haizdir. Bu çalışmada bahsi geçen rivâyetler yeni bir hadis usûlü önerisi şeklinde daha önce doktora tezi olarak sunduğumuz Bütünsel Yaklaşım yöntemiyle tetkik ve tespit edilmeye çalışmıştır. Yaptığımız tetkikler neticesinde rivâyetlerde bahsedilen vahiy kâtibinin ʿAbdullâh b. Saʿd b. Ebî Serḥ olduğunun Enes’ten rivâyet eden Ḳatâde tarikinde açıkça zikredildiği görülmüştür. Bunun üzerine İbn Ebî Serḥ’e dair Haberler incelemeye alınmış ve olayın Kurgu’su ortaya çıkarılmıştır. Bu Kurgu’ya göre İbn Ebî Serḥ Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra Müslüman olmuş ve Medine’ye hicret etmiştir. Okuma yazma bildiği ve yazısı güzel olduğu için Hz. Peygamber’e kâtiplik yapmıştır. Bir süre sonra irtidat etmiş ve Mekke’ye kaçmıştır. Burada Kureyşlilere “Muhammed ne dediğini bilmiyor. Ben Kur’an’ı dilediğim gibi yazıyordum” şeklinde sözler sarfetmiştir. Bunun üzerine kendisi hakkında Enʿam Sûresi’nin 93. âyeti nâzil olmuştur. Hz. Peygamber Mekke’nin fethi sırasında İbn Ebî Serḥ’in görüldüğü yerde öldürülmesini emretmiştir. Ancak sütkardeşi Hz. Osman onu Hz. Peygamber’in huzuruna çıkarmış ve affedilmesini sağlamıştır. Hz. Osman’ın hilafeti sırasında Mısır valiliğine getirilen İbn Ebî Serḥ bu görevi sırasında memnuniyetsizliklere sebep olmuş ve görevden alması isteğiyle Mısır halkı tarafından Hz. Osman’a şikâyet edilmiştir. Daha sonra Hz. Osman’ın şehid edildiği haberini alan İbn Ebî Serḥ, Filistin toprağı olan ʿAsḳalân’a yerleşmiş ve orada muhtemelen Müslüman olmayan bir topluluk içerisinde vefat etmiştir. Etrafındakiler onun cenâzesini defnetmişler, fakat ertesi günü sabahleyin cesedini mezarın dışında bulmuşlardır. Bunun üzerine “Bu Muhammed’in ashâbının işi!” diyerek onu tekrar defnetmişlerse de yine aynı şey vuku bulmuş, sonunda cesedi defnetmeden öylece bırakmışlardır. Bu olayı Enes b. Mâlik’e anlatan Ebû Ṭalḥa onun cesedinin mezarın dışında köpekler tarafından parçalandığını gördüğünü ifade etmiştir. Bu Kurgu sonucunda ortaya çıkan yeni bilgilerden hareketle İbn Ebî Serḥ’in mezarının düşmanları tarafından kazıldığı ve cesedinin dışarı atıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim onu defnedenlerin sözleri de bu yöndedir. Ancak Sahihayn’daki rivâyetleri nakleden râvîler cesedin toprak tarafından dışarı atıldığı bilgisini mucizevî bir olay zannederek metinleri bu yönde revize etmişlerdir. Dolayısıyla bahsi geçen rivâyetlerin gerçek bir olayı aktardığı, fakat râvî tasarruflarıyla mucizevî bir karaktere büründürüldüğü ve yanlış anlaşılmaya müsait hale getirildiği sonucuna varılmıştır.
Hadis Vahiy Kâtibi İbn Ebî Serḥ Sahîhayn Kurgu Bütünsel Yaklaşım
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 14 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 24 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.