Kırk hadis literatürü, hicrî II. yüzyılın sonlarından itibaren İslâm dünyasında filizlenmeye başlamış ve zamanla dinî, tasavvufî, sosyal ve edebiyat sahalarında çok yönlü etkiler bırakarak köklü bir gelenek hâline gelmiştir. Bu alanda yazılan mecmualar incelendiğinde, Hz. Peygamber’e atfedilen kırk hadis ezberleyen kimselerin kıyamet günü âlimler zümresiyle birlikte diriltileceğini bildiren rivâyetin, bu türdeki hadis mecmualarının teşekkülünde önemli bir saik olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Bununla birlikte kırk hadis mecmuaları, gelişigüzel seçilmiş rivayetlerden ibaret olmayıp; bireyin nefsî terbiyesine ve toplumun ahlâkî inşasına hizmet eden seçkin metinler olarak görülmüş, İslâm düşünce ve eğitim geleneğinde müstesna bir yer edinmiştir. Osmanlı ilim ve kültür hayatında Resûlullah’ı merkeze alan çalışmalar, Hz. Peygamber’e duyulan sevgi ve bağlılığın toplumsal bellekte kökleşmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. Bu tür eserler, bireysel dindarlığı güçlendirmesinin yanı sıra, cami kürsülerinden medrese derslerine, tekkelerdeki sohbetlerden saray edebiyatına kadar pek çok alanda Peygamber sevgisinin kurumsallaşmasına ve gönüllere yerleşmesine katkı sağlamıştır. Bu bağlamda Hz. Peygamber, Osmanlı toplumunda kolektif kimliğin, ahlâkî idealin ve edebî ifadenin merkezinde yer alan müşterek bir değer olarak benimsenmiştir. Abdülmecîd b. Nasûh’un Safâu’s-sâlihîn adlı eseri de kırk hadis geleneği ve halk dindarlığı arasında bir köprü kurması bakımından bu türün önemli örnekleri arasında yer almaktadır. XVI.yüzyılda Amasya’da yaşayan Abdülmecîd b. Nasûh’un kırk hadis türünde telif etmiş olduğu eserler hem içerik hem de şekil açısından dikkate değer özellikler taşımasına rağmen Osmanlı dönemi kırk hadis literatürü içerisindeki konumu şimdiye dek ayrıntılı biçimde analiz edilmemiştir. Çalışma, Safâû’s-sâlihîn adlı eserin yapısal özelliklerini, şerh metodunu ve kaynaklarını değerlendirirken; diğer yandan onun irşad misyonuna katkısını analiz etmektedir. Bu bağlamda eserin içeriği, tertip düzeni, hadislerin seçimi, şerh yöntemleri, kaynak kullanımı ve dil özellikleri incelenmiş; ayrıca tasavvufî ve ahlâkî vurgular üzerinden metnin yapısal bütünlüğü değerlendirilmiştir. Eserin hem şekil hem muhteva açısından detaylı bir çözümlemesi yapılmaya çalışılmıştır. Böylece müellifin literatürdeki özgün katkısı değerlendirilmek istenmektedir. Müellif naklettiği rivayetlerde sadece sahâbî ravilerini belirterek geri kalan senedi hazfetmiştir. Ancak ele aldığı hadisleri sahih hadis kaynaklarında bulunmasına dikkat etmiştir. Müellifin hadisleri seçme ve sunma biçimi, esas itibariyle Sağânî’nin Meşâriku’l-envâr adlı eseriyle şekillenirken, şerhlerde ise ağırlıklı olarak İbn Melek’in Mebâriku’l-ezhâr ve Ekmelüddîn el-Bâbertî’nin Tuhfetü’l ebrâr adlı eserinden faydalandığı görülmektedir.
Hadis Abdülmecîd b. Nasûh Safâu’s-Sâlihîn Kırk Hadis Geleneği Osmanlı Dönemi Hadisçiliği Amasya.
The forty hadīth literature started to flourish in the Islamic world from the late second century AH and gradually evolved into a well-established tradition, leaving multifaceted impacts across religious, mystical, social, and literary domains. Upon examining the compilations authored in this genre, it becomes evident that the hadīth reporting that those who memorize forty hadīths attributed to the Prophet will be resurrected among the ranks of the scholars on the Day of Judgment has played a significant motivational role in the formation of such collections. Nevertheless, forty hadīth compilations are not mere assemblages of arbitrarily selected narrations; rather, they have been regarded as refined texts serving the spiritual discipline of the individual and the moral edification of society, thereby attaining a distinguished place within the tradition of Islamic thought and education. In the intellectual and cultural life of the Ottoman Empire, works centered on the Prophet contributed decisively to the deep-rootedness of love and devotion toward him within the collective memory of society. In addition to reinforcing personal religiosity, such works played a significant role in institutionalizing and embedding the love of the Prophet in the hearts of people, extending from mosque pulpits to madrasa curricula, from Sufi gatherings to courtly literature. In this context, the Prophet Muhammad came to be embraced as a shared value at the heart of collective identity, ethical ideals, and literary expression in Ottoman society. The work Safā al-Sālihīn by Abd al-Majīd b. Nasūh is among the notable examples of this genre, as it serves as a bridge between the forty hadīth tradition and popular piety. Despite the fact that the forty hadīth works authored by Abd al-Majīd b. Nasūh, who lived in sixteenth-century Amasya, possess remarkable qualities both in content and form, their place within the forty hadīth literature of the Ottoman period has yet to be examined in detail. The study evaluates the structural features, commentary method, and sources of Safā al-Sālihīn, while also analyzing its contribution to the mission of religious guidance within the context of the relationship between scholars and the broader public. Accordingly, the study examines the work’s content, organizational structure, selection of hadīths, exegetical methods, use of sources, and linguistic features; furthermore, it assesses the text’s structural coherence through its ethical and Sufi emphases. The study seeks to present a comprehensive analysis of the work in terms of both form and substance. In this context, the author’s unique contribution to the literature is also evaluated. The author cites the narrations by mentioning only the Companion transmitters, omitting the remainder of the chain of transmission. Nevertheless, he is careful to select hadīths that are found in the authentic hadīth collections. His method of selecting and presenting the hadīths is shaped primarily by al-Saghānī’s Mashārīq al-Anwār, while his commentaries draw predominantly on Ibn Malak’s Mabāriq al-Azhār and Akmal al-Dīn al-Babartī’s Tuhfat al-Abrār.
Hadīth Abd al-Majīd b. Nasūh Safā al-Sālihīn Forty Hadīth Tradition Ottoman hadīth Scholarship Amasya.
Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, çalışmanın Committee on Publication Ethics (COPE)' in tüm şartlarını ve koşullarını kabul ederek etik görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmayla ilgili yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm.
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Hadis |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 27 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 27 Kasım 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 6 Kasım 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 26 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal ile lisanslanmıştır.