Amaç: Teknolojinin artışı ile günümüzde kanser, ölümle
sonuçlanan akut bir hastalıktan çok, sıklıkla evde bakıma gereksinim duyulan ve
dolayısıyla tüm aileyi etkileyen uzun süreli tedavi gerektiren, kronik bir
hastalığa dönüşmüştür. Çalışmamızda
hastaların depresyon-anksiyete durumları ile onlara bakım veren aile bireylerinin
depresyon ve anksiyete durumları arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.
Materyal ve Metot: Çalışmamız Karadeniz Teknik Üniversitesi Radyasyon
Onkolojisi Ünitesinde, Haziran 2015 ile Mayıs 2016 tarihleri arasında,
çalışmaya katılmayı kabul eden toplam 100 hasta ve 100 bakım veren kişide
yapılmıştır. Hastalara demografik özellikleri ve Hastane Anksiyete Depresyon
Skalası (HADS) sorularından oluşan tarafımızca hazırlanmış anket uygulandı.
Bakıcılara da bunlara ek olarak Zarit Bakıcı Yükü Ölçeği uygulandı. Ana sonuç
ölçütlerimiz anksiyete ve depresyon skorları idi.
Bulgular: Hastaların yaş ortalamaları 55,41 ± 14,29 iken
bakıcılarınki 43,65 ± 13,64 idi. Bakım veren kadınlarda anksiyete ve depresyon
durumu erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti
(p<0,001, p=0,009). Hastaların depresyon skoru ve hastaların anksiyete skoru
ile bakım verenlerin anksiyete skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı
derecede pozitif korelasyon vardı (r=0,261, p=0,009; r=0,210, p=0,036). Zarit
puanı ile bakım verenin anksiyete ve depresyon skorları arasında istatistiksel
olarak anlamlı derecede pozitif korelasyon vardı (r=0,569, p<0,001; r=0,417,
p<0,001).
Sonuç: Kanser hastalarının bakımından sorumlu bireylerde
oluşabilecek depresyon ve anksiyete konusunda uyanık olmak sağlığın korunup
geliştirilmesi ilkesinin gereğidir.
Objectives: With the increase in technology, nowadays cancer has
become a chronic disease that requires long-term treatment and care at home
thus affecting the whole family, rather than an acute disease resulting in
death. We aimed to investigate the relationship between the depression and
anxiety states of the patients and the depression and anxiety states of their
caregivers in our study.
Materials and Methods: Our study was carried out in Karadeniz Technical
University Radiation Oncology Unit between June 2015 and May 2016 in a total of
100 patients and 100 their caregivers who agreed to participate in the study. A
tailored questionnaire consisting of demographic features and Hospital Anxiety
Depression Scale (HADS) questions was administered to patients. In addition to
these, the Zarit Caregiver Scale was applied to caregivers. The main outcome
measures were anxiety and depression scores.
Results: The mean age of the patients was 55.41 ± 14.29, while
that of the caregivers was 43.65 ± 13.64. Anxiety and depression states were
significantly higher in the women than in the men (p<0.001, p = 0.009).
There was a significantly positive correlation between depression scores of the
patients and the anxiety score of the patients and the anxiety scores of the
caregivers (r = 0.261, p = 0.009, r = 0.210, p = 0.036). Also a significantly positive
correlation was seen between the Zarit score and the caregiver's anxiety and depression
scores (r = 0.569, p<0.001; r = 0.417, p<0.001).
Conclusion:
Being alert about the depression and anxiety that may occur in the individuals
responsible for the care of cancer patients is required under the principle of
maintaining and improving the health.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırmalar |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 18 Sayı: 1 |