Amaç:
Yenidoğan döneminde idrar yolu enfeksiyonu, term ve preterm bebekler için
önemli bir geç sepsis nedenidir. Bu çalışmanın amacı üçüncü düzey bir yenidoğan
yoğun bakım ünitesine idrar yolu enfeksiyonu tanısıyla kabul edilen hastaların
klinik, laboratuvar ve radyolojik inceleme sonuçlarını değerlendirmektir.
Materyal
ve Metot: Mesane kateterizasyonu ile alınan idrar
kültürüne göre idrar yolu enfeksiyonu tanısı alan ve yenidoğan yoğun bakım
ünitesine kabul edilen term yenidoğanlara ait klinik, laboratuvar ve radyolojik
görüntüleme sonuçlarına geriye dönük olarak bilgisayar kayıtlarından ulaşıldı.
Verilerin farklılıkları ve ilişkileri istatistiksel olarak değerlendirildi.
Bulgular:
2015-2018 yılları arasında idrar yolu enfeksiyonu tanısıyla yenidoğan yoğun
bakımda izlenen 43 hastanın verileri değerlendirildi. Olguların %77 (n=30)’si
erkekti ve ortalama tanı günü median 10 (7-28 gün) olarak bulundu. Olguların
22(%51,16)’si sarılık, 6(%13,96)’sı kusma, 5(%11,62)’i ateş, 4(%9,30)’ü
beslenme güçlüğü yakınmaları ile başvururken %13,96’sının başvuru sırasında semptomu
yoktu. En sık üreyen mikroorganizmalar %60,46 oranında Escherichia coli ve
%20,93 oranında Klebsiella pneumonia idi. Amikasin direncinin Escherichia coli
ve Klebsiella pneumonia üreyen hastalarda gentamisin direncine göre anlamlı
şekilde düşük olduğu görüldü (sırasıyla p<0,001 ve p=0,046).
Sonuç:
Neonatal idrar yolu enfeksiyonları klinik olarak asemptomatik olabilecekleri
gibi sepsis ve renal hasara yol açarak önemli morbidite ve mortalite nedeni de
olabilirler. Erken ve etkin tedavi için klinik ve laboratuvar bulguların
değerlendirilmesi kadar, değişken antibiyotik dirençlerinin dikkate alınarak
ampirik antibiyotik tedavisinin başlanması önemlidir.
Objectives: Urinary tract infection in neonatal period is an
important cause of late sepsis for term and preterm infants. The aim of this
study was to evaluate the results of clinical, laboratory and radiological
examinations of patients admitted to the third-level neonatal intensive care
unit with urinary tract infection.
Materials and Methods: The results of clinical, laboratory and radiological
imaging of term newborns who were diagnosed as urinary tract infection
according to urine culture obtained by bladder catheterization and accepted
into neonatal intensive care unit were obtained from computer records
retrospectively. Differences and relationships of the data were statistically
evaluated.
Results: The data of 43 patients who were followed up in the neonatal intensive
care unit with the diagnosis of urinary tract infection between 2015-2018 were
evaluated. 77 (n=30) % of the cases were male and the diagnosis day was median
10 (7-28 days). 22 (51%) of the cases presented with jaundice, 6 (13.96%) with
vomiting, 5 (11.62%) with fever and 4 (9.30%) with feeding difficulties and
13.96% had no symptoms at admission. The most common microorganisms were
Escherichia coli (60.46%) and Klebsiella pneumonia (20.93%). Amikacin
resistance was significantly lower in patients with Escherichia coli and
Klebsiella pneumonia compared to gentamicin resistance (p<0.001 and p =
0.046).
Conclusion: Neonatal urinary tract infections can be clinically
asymptomatic or cause sepsis and renal damage and may be a major cause of
morbidity and mortality. The initiation of empirical antibiotic therapy
according to variable antibiotic resistance is as important as the clinical and
laboratory findings for early and effective treatment.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırmalar |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 Sayı: 1 |