Objective and subjective thinking appear as methods for searching for the origin of the information an individual acquires. In a philosophical sense, these two methods ask questions about whether the origin of human knowledge is object-centered or subject-centered. Rational concepts such as reason and logic are the basis of objectivist philosophy; relative concepts such as experiment and experience form the basis of subjectivist philosophy. These two opposing systems of thought directly touch the subject of art, as they focus on the individual's interpretation of the object. In the field of art, subject and object are the two dominant elements. These two elements, called subject and object, are interpreted as giving shape and taking shape. The conflict between human and matter in the universe, from a philosophical perspective, leads to the production of abstract knowledge and thoughts. In terms of art history, this production is the transformation of abstract knowledge and thoughts into a concrete form on matter. As a matter of fact, the thought system of the age greatly affects aesthetics and art, as well as in every field of society, and even determines the direction of art styles. These intellectual influences can be traced sharply throughout the history of art, especially on classicist (reason-based) and empiricist (aesthesis-based) works of art. In this article, starting from the objective and subjective philosophical thought systems and the views of some thinkers representing them and this article will focus on the effects of these phenomena on art and the history of art in the context of the aesthetic subject-object relationship.
Art History, Objective, Subjective, Philosophy, Plastic Arts.
Objektif ve subjektif düşünme, bireyin edindiği bilginin kaynağını arama noktasında birer yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Felsefi anlamda bu iki yöntem, insanın bilgisinin kaynağının “Nesne merkezli mi, özne merkezli mi?” şekillendiği üzerine sorular sormaktadır. Akıl ve mantık gibi rasyonel kavramlar, objektivist felsefenin; deney ve deneyim gibi göreli kavramlar ise sübjektivist felsefenin temelini oluşturmaktadır. Bu iki zıt düşünce sistemi, esasında bireyin obje yorumu üzerine odaklandığı için sanatın konusuna da doğrudan temas etmektedir. Sanat alanında özne ve nesne başat iki unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Süje ve obje biçiminde de adlandırılan bu iki unsur, şekil veren ve şekil alan olarak anlamlandırılmaktadır. Evrende yer alan insan ve maddenin çatışması, felsefi açıdan bakıldığında soyut olan bilgi ve düşüncelerin üretilmesine yol açmaktadır. Sanat tarihi açısından bu üretim, soyut olan bilgi ve düşüncelerin madde üzerindeki somut bir forma dönüşmesidir. Nitekim çağın düşünce sistemi, toplumun her alanında olduğu gibi estetik ve sanata da büyük ölçüde etki etmekte, hatta sanat üsluplarının yönünü tayin etmektedir. Bu düşünsel etkiler, sanat tarihi boyunca özellikle klasisist (akla dayalı) ve empirist (duyuma dayalı) sanat eserleri üzerinde, keskin hatlarıyla izlenebilmektedir. Bu makalede, objektif ve sübjektif felsefi düşünce sistemlerinden ve onları temsil eden bazı düşünürlerin görüşlerinden yola çıkarak, estetik özne-nesne ilişkisi bağlamında, bu fenomenlerin sanata ve sanat tarihine etkileri üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Avrupa, Akdeniz ve Levant Arkeolojisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Ocak 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 8 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 3 Sayı: 8 |
Anadolu Mecmuası Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.