Öz
Temelde anti emperyalist mücadele ekseninde başlayan Türk-Sovyet ilişkileri,
Sovyetlerin Kurtuluş Savaşı sürecinde Türkiye’ye silah ve mali yardımda
bulunmalarını sağlamıştır. Siyasi planda olumlu çizgide seyreden iki ülke ilişkilerine
paralel olarak zaman zaman bazı sorunlar yaşansa bile özellikle 1927 tarihli
Ticaret ve Denizcilik Anlaşması sonrasında ekonomik ve ticari ilişkiler de hukuksal
olarak düzenlenmiştir. Türkiye, 1929 Dünya Ekonomik Buhranının olumsuz
yansımaları üzerine devletçi ekonomi politikasını benimsemiş ve bu süreçte
Sovyetlerin başarı kazanmış olan planlı ekonomik modeli esin kaynağı olmuştur.
Türkiye’de devletçilik esas olarak sanayileşme politikası ile uygulama alanı bulmuş
ve Sovyet mali ve teknik desteğiyle hayata geçirilen Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı
(BBYSP) bu alanda önemli işlev görmüştür. BBYSP ekseninde Türkiye ve Sovyetler
Birliği arasında verimli bir işbirliği ortaya konulmuşve bu süreç genel olarak ikili
ilişkilere pozitif katkı sağlamıştır. Plan kapsamında Kayseri ve Nazilli’de inşa edilen
büyük hacimli tekstil fabrikaları ise Sovyet desteğinin en görünür olduğu
yatırımlardır. Genel olarak ifade edilirse, 1930’larda Sovyetlerin temelde Türkiye’yi
kendi ekseninde tutma niyetiyle hareket ettiğini ancak BBYSP eksenindeki ekonomik
ilişkilerin esas kazananın Türkiye olduğunu ileri sürmek mümkündür.