Climate change is one of the biggest global, ecological, and environmental challenges of our time. As a part of the nature, human beings are directly and indirectly affected by the climate change in different areas, including security, economy, development, and human rights. Most recently, showing a domino effect, the COVID-19 pandemic, which has had global impacts, has demonstrated how nature, environment, people, and development are intricately interrelated and manifested the fragility of the development models. Furthermore, neoliberal climate governance has also become more questioned, and the visibility of alternative approaches has increased. In this context, this study considers the climate crisis within the framework of nature-women relations and presents a critical evaluation of the global climate regime initiatives, which are known as neoliberal governance, from an ecofeminist perspective with a special focus on the Paris Agreement. In this regard, a content analysis is conducted on the Paris Agreement using Word Cloud Software and analyzed from an ecofeminist perspective. Although the agreement is considered to be the most promising step among international initiatives on climate change taken so far, this study shows the Paris Agreement does not differ significantly from previous initiatives. Like previous initiatives, the Paris Agreement does not envision a structural change in patriarchal capitalism, nor does it move away from the aim of sustaining growth-oriented development policies within existing hierarchical relations. As a result, the Paris Agreement remains at a weak level of goodwill in integrating a gender equality approach into global climate policies.
Ecofeminism Climate Change Women Environment Paris Agreement
İklim değişikliği, zamanımızın en büyük küresel, ekolojik ve çevresel sorunlardan biridir. Doğanın bir parçası olan insan, iklim değişikliğinden güvenlik, ekonomik, kalkınma ve insan hakları başta olmak üzere farklı alanlarda doğrudan ve dolaylı olarak etkilenmektedir. En son olarak küresel çapta etkileri görünen COVID-19 salgını bir domino etkisi göstererek, doğa, çevre, insan ve kalkınmanın nasıl birbirleriyle karmaşık bir ilişkide olduğunu ve kalkınma modellerinin kırılganlıklarını göstermiştir. Ayrıca bu süreçte, neoliberal iklim yönetişimi de daha fazla sorgulanır olmuş, alternatif yaklaşımların görünürlüğü artmıştır. Bu bağlamda, bu çalışma iklim krizine doğa-kadın ilişkileri çerçevesinde bakmakta ve neoliberal yönetişim olarak adlandırılan küresel iklim rejimi girişimlerine Paris Anlaşması özelinde ekofeminist perspektiften eleştirel bir değerlendirme sunmaktadır. Bu doğrultuda Paris Anlaşması Wordcloud yazılımı aracılığı ile içerik analizine tabi tutulmuş ve ekofeminist perspektiften değerlendirilmiştir. Anlaşma her ne kadar iklim değişikliği konusunda uluslararası girişimler arasında en çok umut vadeden adım olarak değerlendirilse de bu çalışma, Paris Anlaşması’nın daha önceki girişimlerden önemli bir farklılığının olmadığını ileri sürmektedir. Daha önceki girişimlerde olduğu gibi, Paris Anlaşması da ataerkil kapitalizmde yapısal bir değişiklik öngörmemekte, mevcut hiyerarşik ilişkiler içerisinde büyüme odaklı kalkınma politikalarının devam etmesi amacından uzaklaşmamaktadır. Sonuç olarak Paris Anlaşması toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını küresel iklim politikalarına entegre etmede zayıf bir iyi niyet düzeyinde kalmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |