Bu çalışma, din-felsefe ilişkisine dair özgün bir teori ortaya koyan İbn Rüşd’ün görüşlerinden hareketle siyasal etkinliğin özerkliği meselesini inceleme iddiasındadır. İbn Rüşd, kendinden önceki Maşrıklı İslam filozofları Farabi ve İbn Sina gibi din ve felsefe arasındaki ilişkiyi konu edinir. Farabi-İbn Sina ekolü olarak bilinen ve İbn Rüşd’e kadar İslam felsefesine mührünü vuran bu ekol, din-felsefe arasındaki ilişki açısından felsefenin din karşısında tarihsel bakımdan önceliği ve epistemolojik açıdan üstünlüğü tezinden hareketle dini felsefeye tabi kılar. Dahası bu ekol tarafından din, felsefenin popüler bir veçhesi olarak takdim edilir. Din-felsefe arasındaki ilişkinin bu şekilde ortaya konulması, bu iki etkinlik türünün birbiriyle uyum içerisinde olduğu ve birbirini tamamladığı şeklindeki varsayımla noktalanır. Siyasal etkinlik, bu bakış açısının uzantısı olarak, din-felsefe ilişkisinin uyumu bağlamında ele alınır. İbn Rüşd ise, dinfelsefe arasındaki ilişkiyi uyum ve tamamlama kavramları üzerinden ele almaz. Din-felsefe ilişkisi bakımından, İbn Rüşd’ün ortaya koyduğu proje, bir tür özerklik projesidir. Bu çalışmanın kendilerine özgü kimlikleriyle, kendilerine ait alanlara havale amacı, din-felsefe ilişkisini, bu ikisinin ederek değerlendiren İbn Rüşd’ün, siyasal etkinliği ne tür bir kimlikle, hangi alana havale ettiğini tahlil etmek; böylece siyasal etkinliğin özerkliği meselesini tartışabilmektir.
This study claims to examine the issue of the autonomy of political activity, based on the views of Ibn Rushd, who put forward an original theory of the relationship between religion and philosophy. Ibn Rushd deals with the relationship between religion and philosophy, such as the Oriental Eastern Islamic philosophers Farabi and Avicenna. This school, known as the Farabi-Avicenna school and which put its seal on Islamic philosophy until Ibn Rushd, subordinates religion to philosophy based on the thesis of the historical priority and epistemological superiority of philosophy over religion in terms of the relationship between religion and philosophy. Moreover, religion is presented by this school as a popular aspect of philosophy. This presentation of the relationship between religion and philosophy ends with the assumption that these two types of activity are in harmony with each other. Political activity, as an extension of this point of view, is handled in the context of the harmony of the relationship between religion and philosophy. On the other hand, Ibn Rushd does not deal with the relationship between religion and philosophy in terms of harmony and completion. In terms of the relationship between religion and philosophy, Ibn Rushd's project is a kind of autonomy project. The purpose of this study is to discuss Ibn Rushd's views on political activity in the context of the relationship between religion and philosophy.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyasal Teori ve Siyaset Felsefesi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2021 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 13 Sayı: 3 |