Carpet art, which has an important position in Turkish art with its originality and locality, is included in the collections of almost all Turkish museums. Since the 15th century, carpets and rugs have attracted the attention of Europe, and especially after the 19th century, they started to be included in European and American museums. During the Ottoman period, priority was given to archaeological artefacts. Turkish carpets and rugs, which had ethnographic value, remained in the background. In the 1908 Regulation, carpets, rugs and prayer rugs were taken under protection with the acceptance of Islamic artefacts as works of art. After this process, carpets have found a place in the collections of many museums.
In museums in Turkey that have carpets and rugs in their collections, artefacts are displayed in different ways. The most favoured are in vitrines, directly on the floor, hanging systems, openable and sliding rails, shelving systems with drawers, walls, fixed or movable panels and display platforms. The variety of these display elements is determined by criteria such as the physical condition, weight, colour, dimensions or historical importance of the work. The aim of the article is to present the variety of display methods used in carpets and rugs. In addition, it is shown through examples which method is suitable for which object or not. Examples were determined based on the information obtained from previous publications on this subject and observations made in museums. Although the examples were mainly selected from Turkish Museums, some works were selected from abroad and presented comparatively. Finally, the article compares the display methods of the artifacts. Suggestions are made as to which systems can be the most accurate systems that can be used today.
turkish art Ethnographic Art Works Carpets and Rugs Display Exhibition Exhibition Elements.
Türk sanatında özgün kimliği ve yöreselliğiyle önemli bir konumda bulunan halı sanatı, neredeyse Türk müzelerinin tamamının koleksiyonunda yer almaktadır. 15. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın da dikkatini çeken halı ve kilimler, özellikle 19. yüzyıl sonrasında Avrupa ve Amerika müzelerinde de yer almaya başlamıştır. Osmanlı döneminde önceliğin arkeolojik eserler olması nedeniyle ikinci planda kalan etnografik değeri olan Türk halı ve kilimleri 1908 Nizamnamesinde İslami eserlerin sanat eseri olarak kabul edilmesiyle birlikte koruma altına alınmaya başlamıştır. Bu süreçten sonra halılar, pek çok müzenin koleksiyonunda yer edinmiştir. Bu müze türlerinin başında ise etnografya ve vakıf müzeleri gelmektedir.
Türkiye’de koleksiyonunda halı ve kilim bulunduran müzelerde eserler teşhir edilirken vitrin içi ve doğrudan zemin üzerinde olabileceği gibi askı sistemleri, açılabilir ve kaydırılabilir raylı panolar, çekmeceli raf sistemleri, duvarlar, sabit ya da hareket ettirilebilir panolar ve zeminden yükseltilmiş sergileme platformları da kullanılmaktadır. Bu sergileme elemanlarının çeşitliliğini belirleyen ise eserin fiziki durumu, ağırlığı, rengi, ölçüleri ya da tarihi önemi gibi kıstaslardır. Makalenin amacı halı ve kilimlerde kullanılan sergileme yöntemlerinin çeşitliliğini sunmak ve hangi yöntemin hangi esere uygun olup olmadığını örnekler üzerinden göstermektir. Bu konu hakkında daha önceden yapılan yayınlardan elde edilen bilgiler ve müzelerde yapılan gözlemler neticesiyle örnekler belirlenmiştir. Örnekler ağırlıklı olarak Türk müzelerinden seçilse de bazı eserler yurt dışındaki Türk halı ve kilimlerinden seçilerek mukayeseli olarak aktarılmıştır. Son olarak ise makalede, eserlerin sergileme yöntemlerinin karşılaştırmaları yapılmış ve günümüzde kullanılabilecek en doğru sistemlerin hangileri olabileceğine dair önerilerde bulunulmuştur.
türk sanatı etnografik eserler halı ve kilim sergileme sergileme elemanları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Halı-Kilim ve Dokuma |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |