This article focuses on the concept of identity, which is a prominent area of discussion in today's societies. Despite being in close relationship with the concept of culture in terms of nature, identity also has its own aspects and can come up as a separate discussion area. The constructivist approach is discussed in a wide variety of social sciences. When the identity phenomenon is approached in a constructivist, hence deterministic way, many human rights violations occur. Western countries, in particular, construct the identity building efforts, which they embed in their democratic discourses, based on their own interests. This situation brings with it many negativities that the basic human rights of the social segments viewed as the “other” are violated. This identity-building (or efforts to preserve the perceived identity) approach gradually decreases the equity between segments of society. In the face of such an outlook, it becomes evident as a remarkable proposition to humanize identity-building efforts and move them out of an exploited context. In the article, discussions on how identity construction initiatives reflect the role of system builder and system transformer on individuals and society, and what kind of approaches should be adopted in eliminating the negativities experienced. In the article, research questions are raised regarding whether the political and economic power focuses of the world foresee an identity construction suitable for their purposes through the agenda they want to produce and whether they are making a parallel effort. As a result, it has been concluded that identity construction efforts are not innocent at all and have led to a series of unacceptable human rights violations.
Bu makalede günümüz toplumlarında belirgin bir tartışma alanı olan kimlik kavramı üzerinde durulmaktadır. Kimlik, niteliği itibariyle kültür kavramı ile yakın ilişki içinde bulunmasına karşılık, kendine özgü yönlere de sahip bulunmakta ve ayrı bir tartışma alanı olarak gündeme gelebilmektedir. İnşacı yaklaşım, sosyal bilimlerin çok çeşitli alanlarında tartışılmaktadır. Kimlik olgusuna da inşacı, dolayısıyla da determinist bir biçimde yaklaşıldığında ise, pek çok insan hakları ihlali ortaya çıkmaktadır. Özellikle Batılı ülkeler, demokratik söylemlerinin içine yerleştirdikleri kimlik inşası gayretlerini, kendi çıkarları üzerinden kurgulamaktadırlar. Bu durum ise “öteki” gözüyle bakılan toplum kesimlerinin temel insan haklarının ihlal edildiği pek çok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir. Söz konusu kimlik inşa edici (ya da algılanan kimliğin muhafaza edilme çabaları) yaklaşım, toplum kesimleri arasındaki hakkaniyeti giderek azaltmaktadır. Böylesi bir görünüm karşısında, kimlik inşası gayretlerinin insanileştirilmesi ve istismar edilen bir bağlamın dışına çıkartılması, dikkate değer bir öneri olarak belirginlik kazanmaktadır. Makalede, kimlik inşası girişimlerinin, sistem kurucu ve sistem dönüştürücü rolünün, bireye ve topluma ne şekilde yansımakta olduğu, yaşanan olumsuzlukların giderilmesinde ne tür yaklaşımların benimsenmesi gerektiğine dönük tartışmalara yer verilmiştir. Makalede, dünyanın politik ve ekonomik güç odaklarının, üretmek istedikleri gündem aracılığıyla, amaçlarına uygun bir kimlik inşası öngörüp öngörmedikleri ve buna koşut bir çaba içinde olup olmadıklarına ilişkin araştırma soruları oluşturulmuştur. Sonuç itibariyle kimlik inşası çabalarının, hiç de masum olmadığı, kabul edilemez bir dizi insan hakları ihlallerine yol açtığı kanaatine ulaşılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 6 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.