Literatüre baktığımızda Türkçe üzerine yazılmış pek çok
çalışmanın olduğu aşikârdır. Ancak medeniyet eksenli çalışmaların
kısıtlılığı göze çarpmaktadır. Bu bağlamda çalışmamız,
Türkçenin bir medeniyet dili olması meselesini irdelemek
amacıyla kaleme alınmıştır. Medeniyet dili demek, medeniyeti
oluşturan tüm sahalarda, özgün ve yeterli ürünlerin verilmesini
sağlayan dil demektir. Bu bağlamda, dilin titizlikle işlenmesi
büyük önem arz etmektedir. Dil, insanın duygu ve düşüncelerini
ifade ediş biçimidir. Dolayısıyla dil, öncelikle insanın daha
sonra da mensup olduğu medeniyetin özetidir, ana karakteridir.
Medeniyetler, kuşaklar arasındaki bağların gücü oranında ayakta
kalabilmektedir ki bu bağı da anadil sağlamaktadır. Anadil
ise bir bağımsızlık göstergesidir. Zira sömürge toplumlarının
en önde gelen özelliği, kendi dillerini konuşamıyor olmalarıdır.
Çalışmamızda, Türkçenin bugün gelişememesinin önünde; yabancı
dil hayranlığı, Türkçeyi eski ve geçersiz bir dil olarak
görme, Türkçenin gelişmesi hususunda yeterince gayret göstermeme
gibi pek çok sebep sıralanmaktadır. Devamında ise bir
medeniyetin varlığından söz edebilmek için öncelikle kendi
dili ile düşünüp üretmeye başlaması gerektiğinden, Türkçeye
daha fazla önem vermenin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmadaki
birinci yol olduğu vurgulanmıştır. Kısaca, medeniyet
kurucu unsurları; dil, din, felsefe, bilim, ahlak, hukuk, sanat
vs. şeklinde sıralamak mümkündür. Ancak çalışmanın sınırları
gereği Türkçenin medeniyet hususunda nerede durduğu, felsefe,
bilim ve eğitim üzerinden ele alınmaya çalışılmıştır. Yine
çalışmamızdaki kısıtlılıktan dolayı bu konularda derinlemesine
inilmeyerek, çalışmamızın okuyucuda merak uyandırması
amaçlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 23 |
Akademi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.