Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) ilk Türk romancı
olmasının yanı sıra, edebî türlerde birçok ilki Türk edebiyatına kazandırmış,
döneminin en önemli münevverlerinden birisidir. Ahmet Mithat Efendi
edebiyatçılığının dışında, tarihçi, öğretmen, müteşebbis, matbaacı, gazeteci,
aynı zamanda gazete sahibi, devlet memuru; fakat en önemlisi çalışmayı bir aşk
olarak niteleyip, hayatı boyunca da bu aşka sadık kalarak üzerine aldığı tüm
vazifelerde çok çalışan, fikir ve mücadele adamıdır.
Ahmet Mithat Efendi’nin Batı
karşısında aldığı tutum ise tüm bu özellikleriyle yakından ilgilidir. Sırasında
Batı’ya karşı hayranlığını gizlemeyerek, terakki adına değerlendirdiği her
şeyin alınması gerektiğini söyleyen Ahmet Mithat Edendi, sırasında da Batı’nın
üstünlüğü karşısında ne yapılması gerektiği noktasında kafa yoran, Batı’nın
Osmanlı ve İslam ülkeleri üzerindeki nüfuzuna karşı alınması gereken önlemleri
sıralayan ve bunları okurlarına durmaksızın anlatan, kısaca bir “derdi” olan önemli
bir şahsiyet olmuştur. Bu derdinin temelini kuşkusuz Osmanlı’nın Batı karşısında
geri kalışı ve yanlış Batılılaşma sorunu oluşturmaktadır. Ona göre, Batı’nın bu
gelişimini anlamanın en iyi yolu, Batı’yı yakından tanımaktır. Bu minvalde
Batı’yı tanımak için çocukluğundan itibaren Batı kaynaklarına yönelmiş, Batı’yı
tanıtmak için ilerleyen zamanlarda bu birikimlerini halka aktarmış; gerçek
manada, 1889’da Müsteşrikler Kongresi’ne katılmak vesilesiyle, Batı’yı çok
yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Birçok oryantalistin karşısına ‘Doğulu Bir Müstağrib’ olarak çıkmış,
Doğu’yu; özelde Osmanlı’yı tanıtmak amacıyla orada bulunmasına rağmen; Batı’yı
en ince ayrıntısına kadar tanımak için büyük gayret sarf etmiştir. Bu seyahat
esnasında Batı’nın, Doğu’yu ve İslamiyet’i yanlış bildiğini gözlemlemiş,
doğrusunu anlatmak için bir mücadele ve müdafaaya girişmiştir.
Bu makale, Ahmet Mithat Efendi’nin
Müsteşrikler Kongresi’nin ardından İstanbul’a döndüğünde, gözlemlerini
aktardığı ‘Avrupa’da Bir Cevelan’
isimli kitabında, kendisinin ifadesi olan ve kendini Batı karşısında tanımlamak
için kullandığı “müstağrib” kelimesinden yola çıkarak, bu yönünün incelenmesini
amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 4 |