Sinema insanın duyularına erişebilen bir sanattır. Bunu yaparken kadraja sığdırdıkları ile bir anlatı oluşturup, izleyende bir takım duyumsamalara yol açar. Sinemanın anlatı alanını oluşturan sinematografik unsurların kullanım şekilleri bu bağlamda önem taşımaktadır. Seyirci sinemada, aşina olduğu imajların, gerçek hayattakinin tersi ya da aykırı şekliyle karşılaşması halinde, düşünsel alanını genişleterek izlediklerine farklı anlamlar yüklemeye başlamaktadır. İzleyici bu farklılaşmanın nedenini bulmanın peşine düşer ve film evreninde yeni açılımlarla karşılaşır. Kameranın insan gözü gibi dolaşabilme özelliği sinemayı anlatım şekli açısından zenginleştiren sinematografik faktörlerden en önemlisidir. Sinemada anlatıyı oluşturan temel unsur görüntüdür. Bu nedenle diğer sinematografik unsurların görüntüyü destekler şekilde filme katkısı, anlatısal çeşitliliğin oluşmasına olanak tanır. Kadraj, sinematografik anlatının sınırlarını belirler, yönetmenin göstermeyi ya da duyumsatmayı tercih ettiği kadarını çerçeveleyerek izleyici ile filmin bağını kuran temel birimdir. Ancak kimi zaman, kadraj dışında kalan sinematografik unsurlar, yönetmenin bu tercihi nedeniyle yeni anlamlar meydana getirebilmektedir. Bu çalışmada, kadraj içine alınmayan görüntülerin sinemanın anlatısına katkıları tartışılmaya çalışılmıştır. Sahnelerde oluşan kadraj kullanımının anlatıda farklılaşmaya yol açan açılımları irdelenmiş, yol açtığı farklılaşmayı ortaya koymak için, kavramlar aracılığı ile, Yozgat Blues film örneğinden hareketle bir analiz yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 12 |