Aile konutu şerhi Türk hukukunda ilk kez 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi ile öngörülmüştür. Bu hüküm ailenin ekonomik bütünlüğünü korumak adına öngörülmüş olup, aile konutunun, eşlerden biri tarafından, diğerinin açık rızası bulunmaksızın devredilemeyeceği ya da aile konutunun üzerindeki hakların sınırlanamayacağı öngörülmüştür. Aynı maddede, aile konutunun maliki olmayan eşin tapu kütüğüne aile konutu şerhinin verilmesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Aile konutunun maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne aile konutu şerhi verdirmemesine rağmen üçüncü kişilerin tapu siciline güvenerek ayni hak kazanmalarını, bu işleme rızasının bulunmadığı gerekçesiyle engelleyip engelleyemeyeceği hususu tartışmalıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesi uyarınca aile konutu şerhi bulunmayan taşınmaz üzerinde ayni hak kazanan iyiniyetli üçüncü kişinin kazanımının korunması gerekir. Oysa Yargıtay, aile konutu şerhi bulunmamasına rağmen aile konutu üzerinde iyi niyetle ayni hak kazanılamayacağına hükmetmektedir. Bu çalışmada aile konutu şerhinin etkisi, ve özellikle iyiniyetli üçüncü kişilerin ayni hak kazanmaları bakımından hukuki sonuçları incelenmektedir
Aile Konutu Şerh Tapu Sicili İyiniyet Tapu Siciline Güven İlkesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 4 Sayı: 12 |