The principle of non-refoulement has acquired a vital importance in international law with the enforcement of the Refugee Convention in particular which provides a protection by prohibiting states to return people to territories where they may be in danger of being subjected to persecution. A great deal of achievement has been secured through the Refugee Convention as it set standards for the treatment of refugees in the host country. However, it needs to be stated that the 1951 Convention does not guarantee non-refoulemet as it permits derogations and exceptions. Since there remains to be disagreement related to jus cogens status of the Convention, people may face the risk to be returned to territories where they may face persecution or to be suspended their rights. Thus, despite its pioneering position, the Convention has attracted some criticism mainly based upon the implementation of the non-refoulement principle. However, it is well established that international human rights instruments have also created some obligations on states related to the status of the refugees beyond the 1951 Refugee Convention. In this article, the protection of refugees with regard to non-refoulement principle will be discussed in relationship with other three human rights instruments namely the European Convention on Human Rights, the Convention against Torture and International Covenant on Civil and Political Rights. The absolute protection against refoulement in these three instruments will be analysed. For that reason, the human rights law which are perceived as a secondary source of law will be assessed in comparison with the Refugee Convention, and it will be claimed that international human rights law has overtaken the 1951 Geneva Convention as the main source of protection for refugees and asylum-seekers from refoulement.
1951 Geneva Convention Refugees Human Rights Instruments Non-Refoulement Principle
Geri göndermeme ilkesi, özellikle insanların zulümle karşı karşıya kalabilecekleri bölgelere dönmelerini engelleyerek koruma sağlayan Mülteci Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte uluslararası hukukta yaşamsal önem kazanmıştır. Geri göndermeme ilkesi, insanları zulüm görebilecekleri topraklara göndermekten devletleri engelleyen Mülteci Sözleşmesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte uluslararası hukukta hayati bir önem kazanmıştır. Bununla birlikte, 1951 Sözleşmesi’nin, istisnalara ve muafiyetlere izin verdiği için geri göndermemeyi garanti etmediği belirtilmelidir. Sözleşmenin ‘jus cogens’ niteliği taşıyıp taşımadığına dair anlaşmazlıklar var olduğu için, insanlar zulme uğrayabilecekleri yerlere geri gönderilme veya haklarının askıya alınması riskleri ile karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle, Sözleşme, öncü konumuna rağmen, ağırlıklı olarak geri göndermeme ilkesinin uygulanmasına dayanan bazı eleştirileri çekmiştir. Bununla birlikte, uluslararası insan hakları belgelerinin, 1951 Mülteci Sözleşmesi'nin ötesinde mültecilerin statüsüyle ilgili olarak devletler üzerinde bazı yükümlülükler yarattığı da iyi bilinmektedir. Bu makalede geri göndermeme ilkesiyle ilgili olarak mültecilerin korunması; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Sözleşme ve Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi gibi diğer üç insan hakları belgesi ile bağlantılı olarak ele alınacaktır. Bu üç belgede geri göndermeme konusundaki mutlak koruma analiz edilecektir. Bu bağlamda, ikincil bir hukuk kaynağı olarak algılanan insan hakları hukuku, Mülteci Sözleşmesi ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilecek ve uluslararası insan hakları hukukunun, mültecilerin ve sığınmacıların geri gönderilmeleri ile ilgili temel korunma kaynağı olarak 1951 Cenevre Sözleşmesi kadar önemli kaynaklar olduğu vurgulanacaktır.
1951 Cenevre Sözleşmesi Mülteciler İnsan Hakları Sözleşmeleri Geri Göndermeme İlkesi
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Nisan 2018 |
Gönderilme Tarihi | 15 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 5 Sayı: 10 |
ASSAM-UHAD Nisan ve Kasım aylarında yayınlanan süreli ve elektronik basımı yapılan, uluslararası indeksli hakemli bir dergidir.