Bu çalışmanın amacı üniversite mezunu erkeklerin erkeklik
ve kadınlık algılarını deşifre ederek erkeklik ve kadınlık algılarının
geleneksel toplumsal cinsiyet çizgisi dışına çıkıp çıkmadığı noktaları ortaya
koymaktır. Bu temel amaç kapsamında 30-45 yaş aralığında, çeşitli mesleklerden
20 erkekle derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Nitel yöntemin takip edildiği
çalışmada olgubilim(fenomenoloji) modeli yürütülmüş ve verilerin analizinde
fenomenolojik analiz kullanılmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesi
sonucunda görüşmecilerin erkeklik ve kadınlık algılarının çoğunlukla geleneksel
toplumsal cinsiyet çizgisine denk düştüğü görülmüştür. Erkeklik; fiziksel
olarak güçlü olmakla, aile geçimini sağlamakla, heteroseksüellikle, duygularını
göstermemekle veya gösterememekle tanımlanmaktadır. İdeal erkek, ailesinin
maddi imkânlarını sağlayarak kimseye muhtaç etmeyen olarak ifade edilmektedir.
Sünnet ve babalık konusunda algı değişikliği yaşanmaktadır. Sünnet erkekliğin
kazanıldığı bir olgu olarak görülmemekte ve baba figürü çocuklar üzerinde
hâkimiyet kuran pasif bir varlık yerine çocukları üzerinde sorumluluk alan,
onlara yol gösterici olan aktif bir rol içinde tanımlanmaktadır. Kadınlığın
temel referansları; narin, kırılgan, duygusal ve fiziksel olarak güzel olmaktır.
Kadının en önemli rolleri annelik ve ev içi roller olarak ifade edilmektedir.
Kadınlık ciddi zorlukları içinde barındırdığından erkeklerin üyesi olmak
istemedikleri bir varoluştur. Bunun sebebi olarak ev içi işlerin kadınlara
yüklenmesi, şiddet ve tacizlere daha çok maruz kalmaları, özgürlük alanlarının
kısıtlı olması, toplumdaki eşitsiz cinsiyet algısı gösterilmektedir. Genel
olarak kadınlık algısı geleneksel toplumsal cinsiyet algısına denk düşmektedir.
The aim of this study is to reveal the
perceptions of masculinity and femininity of university graduate men and to
determine the points at which masculinity and femininity perceptions fall
outside the traditional gender line. In-depth interviews were conducted with 20
men from various professions in the 30-45 age range within the scope of this
basic objective. Phenomenology model was carried out in the study which
followed the qualitative method and phenomenological analysis was used in the
analysis of the data. As a result of the analysis of the obtained data, it was
seen that the perceptions of masculinity and femininity of the interviewees
mostly corresponded to the traditional gender line. Masculinity is defined by
being physically strong, maintaining a family, heterosexuality, not showing or
being unable to show feelings. The ideal man is defined as not needing anyone
by providing the financial means of his family. There is a change in perception
about circumcision and paternity. Circumcision is not seen as a phenomenon in
which masculinity is gained, and the father figure is defined in an active role
that guides and takes responsibility for his children, rather than as a passive
entity that dominates the children. The main references to femininity are to be
delicate, fragile, emotionally and physically beautiful. The most important
roles of women are expressed as motherhood and domestic roles. Femininity is an
existence that men do not want to be a member of because it has serious
difficulties. This is due to
the burden of domestic work on women, more exposure to violence and harassment,
limited areas of freedom, and unequal gender perception in society. In general,
the perception of femininity corresponds to the traditional perception of
gender.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
Asya Studies dergisinde yer alan eserler Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.