Osmanlı
İmparatorluğu’nun Ortadoğu’dan çekildiği I. Dünya Savaşı sonrasında bölgede
istikrar bir türlü sağlanamamıştır. Ortadoğu’daki petrol, terör, etnik
çatışmalar, kapitalizm ve buna bağlı sömürgecilik sürekli bir çatışma ve kaos
ortamı yaratmıştır. İran, Irak, İsrail, Mısır, Kuveyt, Yemen, Ürdün, Lübnan ve
çalışma konumuz olan Suriye son asrı sürekli krizlerle geçirmişlerdir. Dünya
kamuoyunda “Arap Baharı” olarak adlandırılan halk ayaklanmalarının 2011’de de
Suriye’de başlaması, ülkeyi günümüze değin devam eden iç savaşla adeta çökme
noktasına taşımıştır. Ülkede büyük ölçüde değişen demografik yapı, durma
noktasına gelen endüstri ve enerji nakliyesi, neredeyse tamamiyle son bulan
turizm ile Suriye ekonomisi adeta çökmüştür. Suriye, esasında tarımsal potansiyeli
çok yüksek olan bir ülke olmasa da ülkenin en önemli iktisadi faaliyetlerinden
biri olarak zirai faaliyetler de yaşanan iç savaştan büyük ölçüde
etkilenmiştir. Öte yandan zirai alanda gerçekleşen durum, diğer tüm iktisadi
faaliyetlerden farklı bir durum sergilemektedir. Nitekim ülkedeki hemen tüm
iktisadi kolların büyük ölçüde gerilemesi, hatta bir kısmının durması, dikkat
çekici gerilemeler yaşanmış olsa da tarım sektörünü öne çıkarmıştır. Günümüzde
ülkenin en önemli iktisadi faaliyeti haline gelen tarım sektörü, aynı zamanda
savaş koşullarının olumsuz etkileri arasında ilk sırada yer alan kıtlık ve gıda
güvenliği sorunu noktasında da stratejik önemi haiz bir konumda yer almaktadır.
Bu çalışmada da büyük bir gerileyiş içerisindeki Suriye ekonomisi için hayati
önem arz eden tarımsal yapı her yönüyle detaylı bir şekilde irdelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 2 |