Bu çalışma, liberal uluslararası düzenin gevşeyen ittifakına, Batı dünyası nezdinde farkındalık yaratmak için henüz inşa edilmiş Batısızlık (Westlessness) söyleminin, varsayıldığından daha kalıcı olacağını iddia etmektedir. 2020 Münih Güvenlik Konferansı'nın bir ürünü olarak Batısızlık, başta Çin olmak üzere, yükselen güçlere karşı güçlü durmak için Avrupa-Atlantik sinerjisini yeniden kurmayı hedeflemektedir. Öte yandan, pürüzlere rağmen, Çin'in yükselişi halen geçerli bir olgudur ve halihazırda dönüşen uluslararası düzene karşı bir meydan okuma içermektedir. Bu olguya, aktörün iddialı dış politikası üzerinde etkisi olan Çin milliyetçiliği eşlik etmektedir. Bu parametreler ışığında çalışma, söylemin yaratıcılarının epistemolojik amaçlarına rağmen, Batısızlığın daha çok ontolojik bir mesele olduğunu iddia etmektedir. 2003 Irak Savaşı ve Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhakı gibi krizlerde Batı dünyasının birlikte hareket etme yetisinin sınırları olduğu göz önüne alındığında, Batısızlığın, söyleminin inşasından önce de var olduğuna dikkat çekmektedir. Çalışma, Batısızlığın ontolojik doğasını vurgulayarak, Çin'in yükselişine nasıl yanıt verileceğine dair ortak hareket yetisindeki eksikliği açığa çıkarmaktadır.
Batısızlık Çin'in Yükselişi Çin Milliyetçiliği Uluslararsı Düzen İddialı Dış Politika
This study argues that Westlessness, a fresh concept used to raise awareness inside the Western world on the loosening alliance within the liberal international order, is likely to be more pervasive than previously assumed. As a product of the Munich Security Conference of 2020, Westlessness seeks to re-establish the Euro-Atlantic synergy to stand strong against rising powers, particularly China. On the other hand, the rise of China, despite setbacks, is real and continues to challenge the already evolving international order. This phenomenon is accompanied by Chinese nationalism that has an impact on the assertive foreign policy of the actor. In light of these variables, the study asserts that, despite the creators' epistemological goals, Westlessness is more of an ontological issue. Keeping in mind that the Western world has struggled to act in concert on a range of crises, such as the 2003 Iraq War and Russia's 2014 annexation of Crimea, Westlessness existed prior to the formation of its discourse. The study uncovers a lack of unanimity on how to respond to the rise of China, highlighting the ontological nature of Westlessness.
Westlessness Rise of China Chinese Nationalism International Order Assertive Foreign Policy
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 2 |