Bu çalışma, Diana Abu-Jaber’in etkili romanları Crescent (2003) ve Arabian Jazz (1993)
aracılığıyla Arap-Amerikan kimliğinin dönüşümünü sürgün, melezlik ve kültürel müzakere
ekseninde inceler. Özellikle Edward Said ve Homi Bhabha’nın kuramsal katkılarından
yararlanan çalışma, Abu-Jaber’in başkahramanlarının cinsiyet, ırk, diaspora ve hafıza
tarafından şekillenen eşik mekânlarda nasıl konumlandığını araştırır. Yiyecek, müzik, dil
ve anlatı yoluyla karakterler kültürel özcülüğe karşı çıkarak kimliği gündelik yaşama kök
salmış, dinamik ve doğaçlamaya açık bir süreç olarak yeniden kurgular. Crescent, sürgünü
ontolojik bir kırılma olarak sunarken; mutfak ritüeli ve duyusal bellek, benliğin geri
kazanımı ve kültürel sürekliliğin araçları hâline gelir. Buna karşılık, Arabian Jazz diyasporik
doğaçlama, kuşaklar arası gerilim ve kültürel uyumsuzluk üzerine çok sesli bir keşif sunar.
Kadın karakterler hem ataerkil hem de ırksallaştırılmış normları reddederek duygusal,
anlatısal ve bedensel direnç biçimleriyle özerklik kazanırlar. Sonuç olarak bu çalışma,
Abu-Jaber’in anlatısını kimliğin oluş halindeki performatif bir alanı olarak yeniden
çerçeveleyerek, Oryantalist anlatıları altüst ettiğini ve Arap-Amerikan aidiyetinin
katmanlı, çelişkili ve dirençli doğasını görünür kıldığını savunur.
This study explores the evolving Arab-American identity in Diana Abu-Jaber’s influential
novels, Crescent (2003) and Arabian Jazz (1993), through the interconnected lenses of
exile, hybridity, and cultural negotiation. Drawing on postcolonial theory, particularly the
insights of Edward Said and Homi Bhabha, the study examines how Abu-Jaber’s
protagonists inhabit liminal zones shaped by gender, race, diaspora, and memory.
Through food, music, language, and storytelling, the characters resist cultural
essentialism and reconfigure identity as a dynamic, improvisational process rooted in
everyday life. Crescent presents exile as an ontological fracture, with culinary ritual and
sensory memory functioning as acts of self-reclamation and cultural continuity. In
contrast, Arabian Jazz offers a polyphonic exploration of diasporic improvisation,
intergenerational tension, and cultural dissonance. The female characters reject both
patriarchal and racialized standards and assert autonomy through affective, narrative,
and embodied modes of resistance. Ultimately, the article argues that Abu-Jaber’s fiction
reframes identity as a performative space of becoming by subverting dominant
Orientalist narratives and articulating the layered, contradictory, and resilient nature of
Arab-American belonging.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dünya Dilleri, Edebiyatı ve Kültürü (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 11 Temmuz 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 12 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 4 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 2 Temmuz 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 29 Sayı: 3 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License