Son yıllarda hızlı bir artış seyri izleyen elektrik enerjisi talebinin
karşılanması, Türkiye’nin kısa ve orta vadede çözmesi gereken temel
sorunlarındandır. Sorunun çözümü kapsamında üzerinde durulan önemli
seçeneklerden biri, su gücü potansiyelinden daha etkin ve yaygın bir şekilde
yararlanmaktır. Bu çerçevede yakın zamana kadar pek dikkate alınmayan küçük
ve orta ölçekli hidrolik kaynakların nehir tipi santrallerle değerlendirilmesi fikri
ön plâna çıkmıştır. Hâlihazırda işletme, kuruluş, projelendirme ve plânlama
aşamasında olan nehir tipi santrallerin toplam sayısı 2000’i bulmaktadır.
Tamamlandıklarında kurulu güçlerinin 25 bin MW, yıllık ortalama üretimlerinin
ise 125 bin GWh olacağı tahmin edilmektedir. Bunlardan biri de 2010 yılında
işletmeye açılan Reşadiye Hidroelektrik Santralleri’dir. Tokat’ın Reşadiye ilçesi
yakınlarında Kelkit Çayı üzerinde birbirlerine yakın mesafelerde kurulu üç ayrı
santralden oluşan Reşadiye HES’in kurulu gücü 65 MW, elektrik üretim
kapasitesi ise 450 milyon kwh/yıl’dır.
Esasen nehir tipi santraller, barajlı santrallere göre ekolojik denge ve
sosyal çevre üzerinde olumsuz etkileri çok daha az olan tesislerdir. Ancak Türkiye
genelinde proje, kuruluş ve işletme sürecinde olan pek çok santral, doğal ve
sosyal çevreye verdiği veya gelecekte vereceğinden endişe edilen zararlar
nedeniyle sürekli gündemdedir. Bu durum Reşadiye HES için de geçerlidir.
Santraller aktif heyelan ve erozyon alanı üzerinde kurulmuş, buna rağmen su
iletim hatları tünellerden değil, doğrudan yamaçlar üzerinden geçirilmiştir.
Ayrıca tesislerin inşası esnasında doğal bitki örtüsü büyük ölçüde tahrip
edilmiştir. En büyük sorun ise suyun iletim hatlarına verilmesi sürecinde
yaşanmaktadır. Akarsu yatağında sürekli bulunması gereken telafi suyunun
özellikle yaz aylarında olması gereken minimum sınırın bile altına düşmesi başta
su kenarı bitkileri olmak üzere Kelkit Çayı ekosistemine zarar vermektedir.
Yatırım tepki görmüş, yüklenici firma ile yöre halkı arasında çatışmalar
yaşanmıştır. Tespitlerimize göre bu ve benzeri sorunların ortaya çıkmasında
projenin bilimsel temellere dayandırılmamasının, inşaat sürecinde yaşanan çeşitli
aksaklıkların ve en önemlisi de yatırımın ÇED raporundan muaf tutulmasının
büyük rolü vardır. Yeni HES’ler kurulurken Reşadiye HES örneğinin dikkate
alınması yararlı olacaktır.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Ocak 2013 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ocak 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 16 Sayı: 26 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License