Binlerce yıllık birikimin sonucu ortaya çıkan, doğal çevreye sıkı sıkıya
bağlı ve onun izlerini taşıyan kırsal mimarimiz, gelişen sosyo-ekonomik ve sosyokültürel
koşulların bize yönelik dayatmalarının bir sonucu olarak yok olma riski ile
karşı karşıyadır. Kırsal mimarimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak hem
toplumsal bir görev ve hem de kültürel bir zorunluluktur. Bu yöndeki çabaların
başarıya ulaşabilmesi her şeyden önce yapılacak çalışmalara bağlıdır.
Arılar için bir çeşit sığınak işlevi gören ve yörede doğal kara kovanların
adı olarak kullanılan “seren”, taş ve ahşap(ardıç ağacı) yapı malzemesiyle inşa
edilen, üç-dört metre yüksekliğinde dikdörtgen biçimli yapılardır. Çatısı ahşap
malzeme ile inşa edilen serenin saçak kısımları, başta ayı olmak üzere vahşi
hayvanların çatıya çıkmasını engellemek amacıyla uzun tutulmuştur. Çatı üzerine
dizilen ve yapının asıl fonksiyonunu üstlenen “kara kovan”lar, ardıç ağaçlarının
gövdesi oyularak yapılır. Serenlerin inşası sırasında kullanılan ahşap malzemenin
dış cephedeki kısımlarında bırakılan çıkıntılar, çatıya çıkmada merdiven işlevi
görür.
Sivil mimarinin en güzel örneklerinden olan ve Elmalı’nın Küçük ve
Büyüksöğle köyleri dışında, Teke yöresine dağılmış biçimde(Korkuteli, Kumluca,
Finike ve Beydağları çevresi) bulunan serenler, gün geçtikçe önemini
kaybetmektedir. Bu bildiride Elmalı(Antalya) yöresindeki serenlerin coğrafi
özellikleri irdelenmiş ve kırsal mimarinin mirası durumunda olan bu yapıların
korunması ve gelecek nesillere taşınabilmesi konusunda nelerin yapılabileceği
tartışılmıştır.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Ocak 2013 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ocak 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 17 Sayı: 27 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License