Petrol, özellikle ulaştırma sektörünün temel enerji kaynağı olarak, dünya
birincil enerji tüketimi içinde en büyük paya sahiptir. 2015 yılı ilk verileri
itibariyle petrol, dünya enerji talebinin %32,6’sını karşılamaktadır. Türkiye,
başta Orta Doğu ve Hazar Havzası olmak üzere, dünyanın ispatlanmış petrol ve
doğal gaz rezervlerinin yaklaşık % 72’sinin bulunduğu bir coğrafyada yer
almaktadır Petrol ticareti, artan enerji ihtiyacına bağlı olarak giderek artış
göstermektedir. Globalleşen
dünyamızda ülkeler ve kıtalararası ulaşımın önemi gittikçe artmakta ve daha ucuz
olması nedeni ile deniz taşımacılığı tercih edilmektedir. Petrolün deniz yolu
ile taşınması potansiyel önemli çevresel riskleri beraberinde getirmektedir. Petrol
taşımacılığında kaza sonucu denize petrol dökülmesi tehlikesi mevcuttur.
Boğazlar ve Marmara Denizi ekosistem özellikleri ile riski yüksek hassas bölge
olarak tanımlanmaktadır. Denize dökülen petrol ve bunun sonucu olarak ortaya
çıkan bileşikler, ekosistem içerisindeki tüm organizmaları az veya çok
etkilemektedir. Petrol dökülmelerinin ekolojik ve ekonomik etkilerinden de söz
edilebilir. Ekonomik etkileri çoğunlukla geçici olmakla beraber turizm, enerji
üretimi, balıkçılık gibi bazı sektörlere büyük darbe vurabilir. Diğer bir
yandan akut ve kronik etkileri nedeniyle canlı yaşamını tehdit eder.
Bu çalışmada
Çanakkale Boğazı’ndan yıllara göre geçiş yapan gemi sayılarına yer verilerek
taşınan tehlikeli madde miktarına dikkat çekilmiştir. Dünya’nın önemli suyollarından
biri olan bu bölgenin yoğun ve riskli bir deniz trafiğine sahip olduğu
görülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Temmuz 2018 |
Gönderilme Tarihi | 31 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 23 Sayı: 39 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License