Sosyal Tarihsel süreç bakımından, iki asrı aşkın süredir zihinleri meşgul eden bir mevzu olan medeniyet, bir terim olarak on dokuzuncu asır itibarıyla Türk düşünce hayatında yer edinir. Osmanlı Devleti’nin yönünü Batı’ya çevirdiği yıllarda gündeme gelmesi nedeniyle
medeniyet, genellikle toplum tarafından Batılılaşma veya modernleşme faaliyetleriyle özdeşleştirilir. Dolayısıyla medeniyet, bir diğer sosyal mefhum olan kültür ile karıştırılmaya başlanır. Bu doğrultuda,
medeniyet tabiri telaffuz edildiğinde, Türk toplumunun zihninde sadece Batı medeniyeti canlanır hâle gelir. Hatta toplum, medeniyetin millî
kültürden kopmayı ifade ettiğine kanaat getirdiğinden, medeniyeti
eleştirme yoluna gider.
Yeni Türk Edebiyatı sahasında öncü çalışmalar meydana getirerek, yol gösterici bir misyon üstlenen Prof. Dr. Orhan Okay da gerek
akademik hayatı, gerekse sosyal hayatı esnasında medeniyet mevzuuna duyarsız kalmaz. Medeniyet ve kültürün birbiriyle karıştırılan mefhumlar olduğunun altını çizerek, mevzubahis unsurlar arasındaki farkı
belirginleştirmeye çalışır. Medeniyet kavramının sınırlarını çizmek üzere, kültürün manevi unsurları bünyesinde toplamasına karşılık,
medeniyetin maddi boyuttaki yaşama vasıtalarını ifade ettiğini ileri sürer. Bu makalede, Orhan Okay’ın medeniyet teriminin gündeme gelişine dair tespit ve görüşleri değerlendirilmek suretiyle, medeniyete
bakış açısı belirginleştirilmeye çalışılmaktadır. Toplumun medeniyete
yüklediği manalar Orhan Okay’ın gözünden yansıtılıp, Türk medeniyetinin bir nehir misali Doğu’dan Batı’ya doğru akışının kaynağı ve
mansabı dikkatlere sunulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 65 |