Öz
Bu çalışmada, belgesel ve toplumsal belgeci fotoğrafa yönelik araştırmalarda
Walter Benjamin vurgusunun yetersiz kalmış olması sorunundan hareket
edilerek bu fotoğraf yaklaşımları Benjamin'in geliştirdiği düşünceler ve kavramlar
bağlamında sorgulanmış, onun fotağrafa dair öngörülerinin, varsayımlarının
ve fotoğraftan beklentilerinin ne ölçüde gerçekleştiği araştırılmıştır.
Benjamin'in görsel bilinçdışı, aura, politik sanat, şok etkisi ve algı evreninin
zenginleşmesi gibi önemli kavramları üzerinden hareket edilmiştir. Çalışmanın
yöntemi ise niteliksel içerik analizidir.
Çalışmada fotoğraf makinelerinin giderek küçüldüğü, bu sayede anlık görüntüleri
yakalamaya daha hazır hale geldiği, resimli dergilerin sayısının arttığı
ve bu dergilerdeki altyazıların belgesel fotoğrafın asli bir parçası haline geldiği
saptanmıştır. Belgesel fotoğrafçıların tanıklığı sayesinde görsel bilinçdışı hakkındaki
bilgilerimizin arttığını ve algı evrenimizin zenginleştiğini söyleyebiliriz.
Belgesel fotoğrafın politik amaçlar doğrultusunda kullanıldığını,
politikanın estetize edilmesi çabalarına politikleşerek yanıt verdiğini, suçu ve
suçluları ifşa ettiğini, kötü aurayı ortadan kaldırdığını ve şok etkisi yarattığını
gösteren örneklerin varlığından söz edebiliriz. Bunların, iyi auranın ortadan
kalkmasının bir sonucu olarak gerçekleştiği dikkati çekmiştir. Bu çalışma kapsamında
incelenen toplumsal belgeci fotoğraf çalışmalarının yarattığı sosyal
değişimlerin çoğunun küçük ve yerel, diğer bir deyişle mikro ölçekli değişimler
olduğunu, az da olsa makro ölçekli değişimlere rastlandığını söyleyebiliriz.