Neo-liberal ekonomilerde, büyük kârlar artık sanayide değil, hizmet, bilgi – işlem
ve finans sektörlerinde elde edilmeye başlandı. Küreselleşme faktörünün egemenliğini
arttırdığı 1980’lerde bankaların ve koleksiyonerlerin bu sektöre yatırım amaçlı bakması,
sanat ürününün meta olarak boyut kazanmasını güçlendirdi. Yatırım etkisinin açık-
ça görüldüğü süreç, sanat piyasasında tüccar kimliğinin altını çizen kişiliklerin ilginç
biçimde ön plana çıkmasına yardımcı oldu. Sponsorlar aracılığıyla aurasını oluşturan
Damien Hirst, sanatın parayla buluştuğu yeri iyi tespit eden sanatçı tüccarlardan biri
olmayı oynadığı yatırım oyunuyla başarmıştır. Ancak Hirst’ün Sanat marketinde riskli
dalgalanmalara neden olması sanat eserinin gerçek değeri konusunda bir çelişkiyi de
öne çıkarır.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Nisan 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 16 Sayı: 3 |