Ülkemiz, 1980’li yıllarda Afgan-SSCB
ve İran-Irak savaşı ile mülteci sorunu ile tanışmış, 1991 yılında Körfez savaşı
ile devam etmiş, 2010 Aralık ayında Tunus’ta başlayan, Libya ve Suriye ile
devam eden Arap Baharı sonrası kitlesel mülteci akınına uğramıştır.
Ülkemizde, kesin sayı bilinmemekle
birlikte, 2018 yılı Haziran ayı itibariyle çoğunluğu Suriye vatandaşı olmak
üzere, yaklaşık dört milyon mülteci bulunduğu tahmin edilmektedir.
Mülteci konusu özellikle 2011
yılından itibaren ülkemizin gündeminde önemini korumakta ve sayıları da her
geçen gün artmaktadır. Mülteci sorununun, insani boyutunun yanında güvenlik
boyutu da giderek genişleme eğilimi göstermektedir. İç savaştan dolayı
ülkelerini terk eden, Suriye, Afganistan, Irak, Sudan, Somali vatandaşları yasal
ve yasadışı yollardan ülkemize giriş yapmaları, ülkemizin ulusal güvenliğini
önemli ölçüde etkilediği ve Suriye sınırımıza duvar örülmesi ile sonuçlandığı
bilinmektedir.
Yasa dışı örgütlerin kontrolü altında
ve insan kaçakçılarının desteği ile çoğu zaman ulaşım aracı kullanmadan,
binlerce kilometre yol yürüyerek ülkemize gelen bu insanların sorunları, hem
bugünü hem de gelecek nesilleri etkileyecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | October 15, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 23 Issue: 3 |