Mâni söyleme geleneği, geniş bir coğrafyada hayat sürdüren Tatar Türkleri için asırlarca yaşayan ve en yaygın olan geleneklerden biridir. Mânilerde ümit, sevgi, dostluk, hoşgörü gibi konuların yanında özlem, kadere boyun eğme gibi hayatın içinden alınan konular da işlenmiş olup onlara daha çok kadınların hayatını anlatan mânilerde rastlarız. Hangi coğrafyada yaşarlarsa yaşasınlar hayatlarını hep aynı uğraş -su kenarında çamaşır tokaçlama, tandır başında yufka açma, ormanda odun toplama, tarlada ekin biçme ve harmanlama, kışın uzun akşamlarında ip eğirme- ile geçiren bütün Türk kadınları gibi Tatar kadınları da içlerine attıkları dertlerini ve hayat karşısındaki ezilmişliklerini mânilerde dile getirmişlerdir.
Tatar kadınlarının zor kaderini anlatan mânileri konu bakımından incelediğimizde içtimai ve şahsi sıkıntıları dile getiren mâniler olarak ayırabiliriz. İçtimai nedenlerden en çok karşılaştığımız, kadınların toplum içinde kısıtlanan özgürlükleridir. Bu sebep aslında doğrudan onların şahsi sıkıntılarına da yol açmıştır.
Maddi sıkıntılardan dolayı genç kızlar, aileleri tarafından yaşça büyük veya sevmedikleri birileriyle evlendirilmekteydiler. Bu durum, ana babaya ve sılaya hasret ile de örülmekteydi. Fakat mutlu bir evlilik yaptıkları sırada bile kızları güvey evinde yaşanan ve bazen trajik bir renk alan kaynanayla anlaşamama, hor görülme sıkıntısı da beklemekteydi.
Ayrıca, kadınların en içten çığlıklarını dile getiren mânilerde yaşanan yoğun duygularla birlikte Tatar Türklerinin kültürel değerleriyle ilgili kayda değer birçok bilgi de verilmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 57 |