Her eser kendinden önce yazılanlardan izler taşır.
1960’larda Rus Biçimcilerinin ekolünden yetişen Bakhtin,
Barthes, Kristeva, Riffataire, Genete gibi postmodern edebiyat
kuramcıları metinler arası ilişkiler ağını odak noktasına
yerleştirdikleri yeni bir edebi tenkit metodu geliştirdiler. Bir
eserde metinlerarasılığın varlığı, dar bir hacim içinde derin
anlam katmanları ve zengin açılımlar sunar. Bu, aynı zamanda
yeni bir metne geçmiş birikimlerin devredilmesi imkânını sağlar.
Rasim Özdenören’in Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an’da çok
önemli bir yeri olan “Yusuf Kıssası”yla ontolojik bir bağ kurmak
suretiyle güçlü bir metaforik anlam desteği kazandırdığı Kuyu
öyküsü, nefsin girdabında çırpınan insanın yücelere erişme ideali
yolundaki trajik mücadelesini, “yıldızlar” ve “kuyu”
sembollerinin keskin tezadıyla çizer.
Bu çalışmada Postmodern edebiyat kuramının edebi
eleştiriye kazandırdığı “metinlerarasılık” ve “çokkatmanlılık”
gibi paradigmalarla Kuyu hikayesi ve Yusuf kıssası arasındaki
ilişkiler karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
Birincil Dil | tr; en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 14 Sayı: 35 |