Bir metni edebî kılan en önemli yapıtaşlarını sanat, hayâl, mânâ ve
fikir, elfâz ve edâ ile eseri niteleyen diğer terimler şeklinde sıralamak
mümkündür. Bunlardan mânâ özellikle şiir için, sanat âleminde, her
dönemde varlığı tartışılan ontolojik bir değer olarak karşımıza çıkar.
Klâsik Türk şiirinde başlangıçtan itibaren bağlı bulunduğu gelenek ve
edebî terbiye sebebiyle hâkim unsur sözdür. Dilin ferdî tarzda
tasarrufundan doğan sözün, şiirde belâgat unsurları açısından fasih, vâzıh,
muktezâ-yı hâle uygun ve belîğ söylenmesi esastır ve bu sebeple söz
sanatları ağırlık kazanmıştır. XVI. yy.’dan sonra ise daha önceki
dönemlerin aksine, tasavvufî söyleyişte didaktik unsurların yerini, lirizme
bıraktığı görülür. Buna bağlı olarak söz güzelliği üzerine kurulan şiir dili
farklılaşarak anlam güzelliği ve derinliğini esas alan bir istikamete
yönelir. XVII. yy.’da Klâsik Türk şiirini etkileyen önemli cereyanlardan
olan Sebk-i Hindî de bu yaklaşımı besleyen ve geliştiren bir ruhun
eseridir. Geleneğin sınırlarını zorlayan ve değiştiren “şiir ve mânâ”
kavramı, Klâsik Türk edebiyatının edebî tenkit anlayışını sergileyen
tezkirelerde de, biyografisi verilen şairlerin eserlerini niteleyen temel
unsurlardan biri olarak değerlendirilmiştir. Özellikle şairlerin şiirlerinde
mânânın bulunup bulunmadığı, eserin mânâ açısından taşıdığı değer ve
buradan eserin yaratıcısına kadar uzanan oldukça geniş bir bakış açısı
hâkimdir. Tezkirecilerin mânâ ile ilgili tanıtım ve değerlendirmeleri,
naklettikleri anekdotlar ve şairlerin eserlerinden verdikleri örneklerle
çerçevelenmiştir. Mânâ kavramının alanını genişleten veya niteleyen bazı
hâl ve vasıflar da bu değerlendirmelere ilâve edilebilir. Bunların başında
“bikr, hâs, hâssa” gelir. “Hoş, hûb, bed, nefîs, latîf, garîbe, acîbe, nâ-güfte,
bî-mânâ” gibi terimler ise genel tavsif ve takdim vasıtaları olarak
kullanılmıştır.
Bu bildiride, söz konusu bilgilerin ışığında, yaşadıkları dönemde
edebiyat münekkidi olarak kabul edilen tezkirecilerin, şiir ve mânâ
kavramlarına yaklaşımları söz konusu edilecektir.
Birincil Dil | tr; en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 15 Sayı: 39 |