Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Cânip, who are artists and intellectuals of their period, come together in Salonica in 1911 and establish Turkism strands as a scientific and literary movement. Nationalism concept, which starts to be seen in a systematic manner after National Literature, has a widespread coverage especially in literary works by Ömer Seyfettin. Ömer Seyfettin, in his approximately 140 stories, tries to raise awareness in society via using language in a conscious manner. Many features such as; place and importance of language in a nation’s life, language’s own rules as a set of values connected human, consciousness of Turkishness and function of family structure to achieve the concerned consciousness are realized by Ömer Seyfettin. The authors states clearly that Turkish Dialects, which are mentioned as Modern Turkish Dialects are not a distinct language and decomposition causes loss of consciousness in nation’s life in his articles and stories about language. The question of how the concerned opinions are reflected in some of his stories will be answered based on the author’s articles on language; innovations in the stories will be examined via a functional method and examples.
Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Cânip gibi
devrin sanat ve fikir adamları 1911’de
Selanik’te toplanarak ilmî ve edebî bir
hareket olarak Türkçülük akımını
başlatmışlardır. Edebiyatımızda Millî
Edebiyat dönemiyle birlikte programlı bir
biçimde görülmeye başlanan milliyetçilik
kavramı, özellikle Ömer Seyfettin’in
eserlerinde geniş yer bulmuştur.
Sayısı 140’ı geçen hikâyelerinde Ömer
Seyfettin, dili şuurlu bir şekilde işleyerek
toplumda bir farkındalık oluşturmaya
çalışmıştır. Dilin millet hayatındaki yeri ve
önemi, dilin insana bağlı bir değerler
bütünü olarak kendi kurallarının olduğu,
Türklük bilinci ve bu bilince ulaşmada aile
kurumunun işlevi gibi pek çok hususiyet
Ömer Seyfettin tarafından fark edilmiştir.
Yazar, günümüzde çağdaş Türk lehçeleri
diye anılan Türk lehçelerinin müstakil birer
dil olmadığını ve böyle bir ayrıştırmanın
millet hayatında oluşturacağı bilinç kaybını
da dil hakkındaki yazılarında ve
hikâyelerinde önemle belirtmiştir.
Bu çalışmada, söz konusu düşüncelerin
yazarın dil üzerine yazdığı yazılardan
hareketle birkaç hikâyesine ne derecede ve
nasıl yansıdığı sorusuna cevap aranacak;
hikâyelerdeki yenilikler işlevsel bir yöntem
ve örnekler aracılığıyla irdelenecektir.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 49 |