Antithetical voices in Turkish poetry sometimes appear as a mutual voice. They are perceived as if they are dissident to their era and authorities and are transacted so. They are thrown into prison, tortured. They come face to face with death. But, time puts the opposite situation forth. Turkish idea, science, art and literature are full of these faces and Ahmet Arif is one of them. The poet, despite all the contradictions and tragic treatments that he has been exposed, he doesn’t give up his voice and yearning of the love to values. In this work, his love and hope for Anatolia and its people will be tried to present without making concession from his own chant. In this effort, it is going to be started directly from his unaided images and the way he put forth.
Türk şiirindeki aykırı sesler, bazen ortak
bir ses olarak karşımıza çıkıverirler.
Devrinin ve otoritelerin muhalifi gibi
algılanır ve öyle muamele görürler. Hapse
atılır, işkence görürler. Ölümle çoğu kez
burun buruna gelirler. Ancak zaman bunun
tam tersini ortaya koyar. Türk fikir,
ilim, sanat ve edebiyat âlemi bu simalarla
doludur. Ahmet Arif’de bu simalardan
biridir. Şair, bütün aykırılıklarına ve maruz
kaldığı elim ve feci muamelelere rağmen
aykırı sesinden ve değerlere olan sevginin
hasretinden prangalar eskitmekten vazgeçmez.
Bu çalışmada, şaire has terennümünden
taviz vermeyerek Anadolu’ya ve insanına
olan sevgi ve inancı ortaya konulmaya
çalışılacak. Bu ortaya koyuşta doğrudan
şairin çıplak imgelerinden, bunları ortaya
koyuşundan hareket edilecek.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 49 |