Death which is one of the life stages and various ways to express the suffering of human beings in the face of the loss of the deceased have been demon¬strated in a variety of ways. The literary form of this expression is an elegy. Elegies are a kind of folk lyr¬ics in praise of the deceased or the lost. Favours, vir¬tues, successes and distinguishing characteristics of the lost are listed often in an exaggerated way. These poems have been composed to sultans, princes, statesmen, the religious leaders, relatives or friends as well as to lost cities. They are also elegies written to animals apart from those written to persons and places. One of them was written by the 16th century poet Meâlî. In several sources, Meâlî is described as a beardless man who was cheerful and frivolous by temperament, and it is also mentioned that those who saw him could not stop laughing. Meâlî fea¬tured satire and humor in his poems to such an ex¬tent to push the understanding of that time. Using his subtle wit and elegant intelligence, Meâlî sati¬rized/criticized an elegy that is the literary expres¬sion of the painful experience death in his 21-stanza poem entitled “Mersiye-i Gürbe” (literally trans¬lated as “Elegy to the Cat”). He criticized the extrav¬agant elements of the Ottoman elegiac tradition via this dead cat in a humorous and exaggerated style. The aim of the present paper is to reveal that the 21-stanza cat elegy that amuses at first is, in fact, a hu¬morous satire/critique on the elegiac literature on the basis of classical elegiac patterns and parts.
Hayatın evrelerinden biri olan ölümü ve ölenin kaybı karşısında insanoğlunun acısını ifade etme şekli çeşitli biçimlerde gerçekleş¬miştir. Bu ifade edişin edebî biçimlerinden biri de mersiyelerdir. Mersiyeye ölen kişilere yapı¬lan güzellemeler de denebilir. Mersiyelerde, kaybedilen varlığın iyilikleri, meziyetleri, ya¬şarken sergilediği başarıları ve ayırt edici özel¬likleri çoğu zaman abartıya kaçacak şekilde sı¬ralanır. Bu şiirler, padişah, şehzade, devlet bü¬yüğü, din adamı, akraba veya arkadaş için ya¬zılabildiği gibi kaybedilen şehirler ve hayvan¬lar için de yazılmıştır. Bunlardan biri de 16. yüzyıl şairlerinden Meâlî’ye aittir. Meâlî, kay¬naklarda neşeli mizaçlı, hafif meşrep, görenle¬rin gülmeden duramadığı, köse bir adam olarak tanımlanmıştır. Şiirlerinde, hicve ve mizaha devrin şiir anlayışını zorlayacak ölçüde yer vermiştir. Meâlî, ölümün acı verici bir ifadesi olan mersiye türünü, ince ve zarif zekâsıyla “Mersiye-i Gürbe” adlı 21 bentlik şiirinde hic¬vetmiştir. O, mersiye geleneğinin abartılı un¬surlarını mübağalalı bir şekilde, ölmüş olan ke¬disi üzerinden mizahî bir üslûpla eleştirir. Ça¬lışmamızın amacı, ilk anda güldüren 21 bentlik “Mersiye-i Gürbe”yi mersiye geleneği içinde ele alarak, onun yapı özelliklerini ve türünün mizâhî bir hicvi olduğunu ortaya koymaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 66 |