Anadolu, Malazgirt Zaferi sonrasında iskânı ve imarı için Sultan Alpaslan’ın komutanları arasında bölüştürülmüş ve bunun sonucunda da bu kadim coğrafyada ilk defa Türk-İslam hâkimiyeti adına kalıcı siyasi örgütlenmeler ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi de Ebü’l Kasım İzzeddin Saltuk Bey tarafından Erzurum merkez olmak üzere kurulan Saltuklu Beyliği’dir. Saltuklu başkenti Erzurum, Orta Asya’dan ve Kafkaslar’dan Akdeniz’e, Karadeniz’e ve Orta Doğu’ya giden yollar üzerinde önemli bir kavşak noktası olarak tarihin hemen her döneminde stratejik konumuyla dikkat çekmiştir. Saltuklular göz ardı edilemeyecek olan bu özelliğiyle Erzurum ve civarında vakit kaybetmeden daha kuruluş yıllarından itibaren imar faaliyetlerine girişmişlerdir. “Kesik Kule”, “Tepsi Minare”, “Top Kulesi”, “Saat Kulesi” ve “Minare Kule” gibi değişik isimlerle anılagelmiş olan Erzurum İç Kale Minaresi de döneminin en seçkin örneklerinden birisi olarak yaklaşık 900 yıldır varlığını korumaktadır. Anadolu minareleri içerisinde Orta Asya minare geleneğinin bir devamı olmasıyla tekil bir örnek olan minarenin özellikle üst bölümünün asli şekli hakkındaki varsayımlar, bu çalışmanın konusunu meydana getirmektedir. Zamanın, insanoğlunun ve onca istilanın acımasız yıkıcılığına rağmen bu kadar uzun bir zaman diliminde ayakta kalabilmeyi başarabilmiş minarenin şerefe bölümünün orijinalde nasıl olduğu hem kaynaklardaki yazılı ve görsel bilgiler değerlendirilerek hem de mimarisiyle Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınmış bir örnek olması sebebiyle Orta Asya örnekleriyle stil kritiği yapılarak ortaya konmaya çalışılmıştır
After the Malazgirt (Manzikert) victory, Sultan Alpaslan allocated Anatolia among his generals in order to provide the settlement and public works of the region so that for the first time in history permanent political organizations of the Turkish-Islamic dominance appeared in this archaic geography. Saltuks established by Ebü’l Kasım İzzeddin Saltuk is one of these political organizations and Erzurum is the center of it. Erzurum, the capital of Saltuks, has always been attractive for being the junction point on the roads from Central Asia and Caucasian to Mediterranean, Black Sea and Middle East in almost every period of history and its strategic position has always been significant thanks to this. Saltulks could not ignore this aspect of Erzurum and they immediately started public works there following the establishment of the political organization. Erzurum Citadel Minaret, called also “Kesik Kule,” “Tepsi Minaret,” “Top Kule,” “Clock Tower,” and “Minaret Tower”, has been existing for more than 900 years as being one of the most distinguished examples of its period. As being, a follow up of Central Asia minaret tradition, this minaret is a particular example in Anatolian minarets and the hypothesis on the original architecture of the top part of the minaret is the main subject of this study. The original structure of the Balcony part of the minaret, which still exists in spite of ages, destruction of human beings and invasions, is tried to be explained in the light of written and visual sources. As its minaret reflects the Central Asia characteristics, the structure is compared and contrast by Central Asia examples by making use of style criticism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 62 |