İnsan kendini ve kendi dışındakileri hatırlayarak var eder ve böylece kendisine anlatısal bir kimlik oluşturur. Bu anlatı hem insanın kimliğini belleği aracılığıyla nasıl muhafaza ettiğini hem var olma sürecinde nasıl bir değişim geçirdiğini hem de bir birey olarak diğerleri ile nasıl iletişime geçtiğini göstermesi açısından oldukça kıymetlidir. Psikolojik bir varlık ve toplumsal yapının bir parçası olarak insan kendisini ancak bu “bütünlüklü” bilinç ile inşa edebilir. Bu yaşamsal sürecin her aşamasında sosyal, ekonomik, psikolojik ve tarihî etkiler söz konusudur. Özellikle de imparatorluğun geleneksel kalıplarının dışına çıkıldığı Tanzimat Dönemi’nde, bu vurgular çok daha belirgin olmaktadır.
Türk romanın doğuş sürecini de içine alan Tanzimat Dönemi Osmanlı’nın yüzünü Batı’ya döndüğü, bireysel, toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel bütün alanlarda değişimlerin hız aldığı bir dönemdir. Toplumsal ve bireysel bilinci var eden unsurların arayışı içinde olunduğu bu dönemde anlatılarda “birlik/ bellek” ve “ayrılık/ unutuş” vurgusu sıkça görülmektedir.
Bu çalışmada Tanzimat Dönemi romanlarındaki hatırlama türleri belirlenerek bunların işlevleri kurgusal düzlemde irdelenecektir.
Tanzimat Dönemi Hatırlama Roman Bilinçli Bellek Bilinçsiz Bellek
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 70 |