Kıbrıs Ortodoks Kilisesi, 1571 yılında Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinden itibaren Osmanlı Devleti’nin diğer patriklikleri gibi imtiyazlı bir kurumu haline gelmiştir. Bu imtiyazlı durum Kıbrıs Ortodoks Başpiskoposlarının dikkatlerini kısa bir süre sonra ülke dışına döndürmelerine ve Kıbrıs’ı Türklerin elinden kurtarma çabası içerisine girmelerine sebep olmuştur. Başpiskoposların bu konuda ilk ittifak kurdukları devlet Savoy Hanedanı olmuştur. Ancak bu mücadeleden bir sonuç alınamamıştır. 1601-1650 yılları arasında süren bu mücadele sonrasında Kıbrıs Ortodoks Başpiskoposlarının ümidi kırılmıştır. Bu tarihten 1800 yılına kadar kesintisiz bir boyun eğme dönemine girilmiştir.
1789 Fransız İhtilali ile başlayan yenidünya düzeni ve Akdeniz’e Rusların inmesi Ortodoks Rum ahalinin yoğun olduğu bölgelerde hareketlenmelere sebep olmuştur. Sultan II. Mahmud’un ilk dönemlerinde ülke çapında baş gösteren ayaklanmalar yerel hanedanların sisteme karşı sürdürdükleri yerel isyanlara dönüşmüştür. Ancak bu hanedanlık iddiaları arasında Rus ajanların yönlendirmeleri ile Mora’da başlayan ayaklanma kısa sürede Kıbrıs’ta da etkisini göstermiştir. Mora ayaklanması uzun zamandır unutulmuş olan bir olguyu, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin Kıbrıs’ı Türklerden kurtarma projelerini yeniden gündeme taşımıştır.
Bu makalede Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin 1601-1839 yılları arasında Kıbrıs’ı Türklerden geri alma planları ve başarısızlığı sonrasında yeniden bir Osmanlı kurumu haline getirilişi, Kıbrıs Başpiskoposu’nun reaya vekaletini elde etmesi ve nihayet 1821 Mora İsyanı ve 1833 Kıbrıs İsyanları ile yeniden eski alışkanlıkları olan Türkleri adadan kovma projelerine geri dönüşleri üzerinde durulacaktır.
Abstract
Since the conquest of Cyprus by the Turks in 1571, the Cyprus Orthodox Church has become a privileged institution like the other patriarchates of the Ottoman State. This privileged situation caused the Orthodox Archbishops of Cyprus to turn their attention away from the country after a short time and to try to save Cyprus from the Turks. The first state with which the archbishops allied themselves on this issue was the Savoy Dynasty. However, there was no result from this struggle. After this struggle that lasted between 1601-1650, the hope of the Orthodox Archbishops of Cyprus was lost. From this date until 1800, a period of uninterrupted submission was entered.
The new world order that started with the French Revolution of 1789 and the arrival of the Russians in the Mediterranean caused movement in the regions where Orthodox Greeks were concentrated. Sultan II. The uprisings that broke out across the country in the early days of Mahmud turned into local rebellions by local dynasties against the system. However, among these dynastic claims, the uprising that started in the Peloponnese with the guidance of the Russian agents has had its effects in Cyprus in a short time. The Mora uprising has brought a long-forgotten phenomenon, the Cyprus Orthodox Church's projects to save Cyprus from the Turks.
In this article, the Cyprus Orthodox Church's plans to take back Cyprus from the Turks between 1601-1839 and its reconstruction into an Ottoman institution following its failure, the Archbishop of Cyprus's acquisition of the mandate of the reaya and finally the 1821 Morea Revolt and the Cyprus Revolts of 1833 and its old habits. their return to the projects of expelling Turks from the island will be emphasized.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 71 |