National livestock policies have been influenced by local needs as well as by international organizations, trade
agreements, and trends of leading countries. Turkey has been interacting with the European Union-Common Agricultural
Policies (EU-CAP) due to economic and geopolitical reasons and it brings with it some opportunities and risks. Although Turkey
has a deficit in agriculture foreign trade for many years, there is trade balance with EU in terms of livestock and livestock
products. Some of the positive indicators for Turkey are; having competitive and culture advantages in close export markets
compared to EU, having young population, increasing livestock supports and partial progress in respect of farm scale and
automation. However, leading structural problems such as organization, marketing, genetic improvement and animal
diseases causing international trade barriers and vicious cycle of inadequate supply of red meat can make Turkey a permanent
market for countries with cost and quality advantages. Other possible problems in EU-Turkey interactions are removal of milk
quota in 2015 in EU, informal milk sector (street milk) in Turkey, and the risk of duty-free goods from United State of America
(US) to Turkey as a result of currently negotiated EU-US Transatlantic Trade and Investment Partnership. Turkey should give
priority to "structural and social policies" to gain integrated producers, industrialists, public and consumers benefit, to get
outcomes from the economic policies, and to experience better interaction with the EU in the future. In this study, it was
aimed to assess the possible consequences of historical change and interaction of EU-Turkey livestock policies on the Turkey’s
livestock sector.
Ulusal hayvancılık politikaları, yerel ihtiyaçların yanı sıra uluslararası örgütlerden, ticari antlaşmalardan ve lider ülkelerin eğilimlerinden etkilenmektedir. Türkiye ekonomik ve jeopolitik nedenlerle AB-Ortak Tarım Politikaları ile etkileşim yaşamakta ve bu durum bazı fırsat ve riskleri beraberinde taşımaktadır. Türkiye, tarım-hayvancılık dış ticaretinde uzun yıllardır açık vermesine rağmen, hayvansal ürünler ikili ticaretinde AB ile denge halindedir. Türkiye için bazı olumlu göstergeler; yakın ihraç pazarlarında rekabet halinde olduğu AB’ye göre inanç ve kültür avantajlarına sahip olması, genç nüfusu, hayvancılık desteklerindeki artışlar ile çiftlik ölçeği ve otomasyondaki kısmi ilerlemelerdir. Bununla beraber, yapısal sorunların başında gelen örgütlenme, pazarlama, ıslah, ticarete engel hayvan hastalıkları ve son yıllarda kısır döngüye giren kırmızı et açığı Türkiye’yi maliyet ve kalite avantajına sahip ülkelerin kalıcı pazarı haline getirebilir. AB-Türkiye etkileşiminde ortaya çıkması muhtemel diğer olumsuzluklar; AB’de 2015 yılında süte uygulanan kotaların kalkması, Türkiye’de sokak sütündeki kayıt dışılık ve halen müzakere edilen AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı kaynaklı gümrüksüz ABD mallarının Türkiye’ye girebilme riskidir. Türkiye; üretici, sanayici, kamu ve tüketicilerin bütünleşik bir fayda sağlaması, ekonomi politikalardan sonuç alınması ve AB ile gelecekte daha iyi bir etkileşimin yaşanması için “yapısal ve sosyal politikalara” öncelik vermelidir. Bu çalışmada, AB-Türkiye hayvancılık politikalarının tarihsel değişimi ve etkileşiminin Türkiye hayvancılık sektörü üzerindeki olası
sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 13 Sayı: 2 |