Bu yazıda, iki farklı milletten, iki farklı yazarın bakış açısıyla, birbirinden çok uzak zamanlarda yazmış olsalar da aslında bir o kadar da yakın konuları ele aldıkları iki romanın mukayesesi amaçlanmaktadır. Elbette bu mukayese iki romanın olay örgüsünü ya da basit bir şekilde işleyişini siyah ve beyaz renkleri kontrast biçimde karşılaştırmaktan, ya da ayni renklerin benzerliklerini ortaya koymaktan uzaktır. Zira metinlerarasılık ilkesine bakacak olursak, zaten o ya da bu şekilde her eseri başka bir esere bir bakıma en azından ucundan kıyısından yakınlaştırıp irdeleyebiliriz. Ne var ki burada ana hedef Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Sodom ve Gomore adlı romanında Mütareke yıllarının çürümüş ve yozlaşmış insanlarını anlatırken bir pasif direniş olgusunun benzerinin nasıl Naipaul’un Taklitçiler adlı romanında benzer bir dejenere ortamda ortaya çıktığını görmeye çalışacağız. Esasen burada olan yozlaşmanın, pasif direnişin ve çürümüşlüğün temelde insan soyunun gelebileceği bir nokta olduğunu gösterilirken, ana argüman, zihinlerin infiale sebep olan sömürgeci zihniyetten azâd edilebileceği konusudur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Kasım 2018 |
Gönderilme Tarihi | 26 Temmuz 2018 |
Kabul Tarihi | 8 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 4 Sayı: 7 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)