A new era was began in India’s history and culture
with the advent of Islamic religion in subcontinent. The magnificent
richness of Persian poetry and philosophy has greatly contributed to the spread
of Islam and the birth of Sufism. The Persian language was the official language of the India when it is under the dominance of Mongol Turks until it was
seized the British. Persian language existed for hundreds of years in the
Indian geography and given many words to the native languages, such as Marathi,
Gujarati, Sindhi, Punjabi, Bengali, Urdu and Hindi.
The subject of Persian
literature in India is a comprehensive
issue that can be discussed widely. India’s cultural world shone with its
literary activities during the medieval times. The majority of the written
Persian works consist of religious subjects, comments or the expressions
of the Sufis.The emerge of the Mongol Turks in India has given another
acceleration to Persian literature. Most of the administrators have contributed
to Persian poetry or proses in Delhi and in other political centres, either
individually or as the protectors of the language. The rulers’ keen interest in
Persian Language caused important Iranian poets to be invited to Indian palaces
and therefore the immigration from Iran to India was also increased. However,
the support provided for literary activities should not be considered as the
only reason for the immigration from Iran to India. The political conflicts and
pressures in beliefs have also caused immigration.The main subject of our study
is consist
of the literary activities and the masterpieces emerged during the period of
Ekber Shah, Jahangir and Shah Jihan and the poets who migrated from Iran to India and their works. However, we will also give some attention to the
immigration of the politicians from
Iran and their position in India.
Our aim is to reveal the
activities of Persian or Turkish originated Iranians in the Indian subcontinent
and bring light to their contributions to the literature and politics. We also
purpose to emphasis shortly, the importance of medieval India for Turkish
history and show that the presence of interwoven cultures of Persian, Indian
and Turkish communities in India provides adequate ground and resources for
research in cultural, political, religious and sociological fields and many
more areas.
İslam dininin Hindistan’a
gelişiyle Hint tarihi ve kültüründe yeni bir dönem başlamıştır. Fars şiirinin
ve felsefesinin muazzam zenginliği İslam’ın yayılmasına ve tasavvufun doğmasına
büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Farsça, Hint alt kıtasında İngilizler
hâkimiyeti ele geçirene değin Moğol Türklerinin yönetimi altında devletin resmi
dili olarak konuşulup yazılmıştır. Yüzlerce yıl Hint coğrafyasında varlığını
koruyan bu dil, Hindistan’ın yerel dillerinden olan Marathi, Gujarati, Sindhi,
Pencabî, Bengalî, Urduca ve Hintçeye de çok sayıda kelime
vermiştir.Hindistan’da Fars edebiyatı konusu ise üzerinde çokça tartışmanın
yapılabileceği kapsamlı bir konudur. Hindistan’ın orta çağı kültürel anlamda
edebi etkinlikleriyle dikkat çekmektedir. Yazılan Farsça eserlerin çoğunluğu
din içerikli konulardan ve daha çok yorumlardan, sufîlerin konuşmaları veya
söylemlerinden oluşmuştur. Moğol Türklerinin Hindistan’da ortaya çıkışı Fars
edebiyatına ayrı bir ivme kazandırmıştır. Yöneticilerin çoğu hem Delhi'de hem
de diğer siyasi merkezlerde bireysel olarak veya dilin birer himâyecileri
olarak Farsçayı şiir ya da nesirleri geliştirmişlerdir. Hükümdarların Farsçaya
duydukları ilgi ile de İran’ın önemli şairleri saraya davet edilmiş, böylece
İran’dan Hindistan’a göçler artmıştır. Hindistan’a İran’dan göçlere sebep
olarak sadece edebi faaliyetlere sağlanan ortamlar ya da edebiyatçıların desteklenmesi
düşünülmemelidir. Göçlere siyasi çekişmeler ve inançlardaki baskılar da sebep
olmuştur. Ekber Şah, Cihangir ve Şah Cihan döneminde yapılan edebi çalışmalar
bu dönemde öne çıkan eserler, İran’dan Hindistan’a göç eden şairler ve onların
çalışmaları makalemizin asıl konusunu teşkil etmektedir. Ayrıca siyasilerin
İran’dan göçleri ve onların Hint siyasetinde edindikleri konumlarına da kısaca değinilecektir. Amacımız Fars ya da Türk kökenli İranlıların
Hint alt kıtasındaki etkinliklerini, edebiyata ve siyasete olan katkılarını
ortaya koymak ve Orta çağ Hindistan’ı konusunun Türk tarihi açısından önemini,
iç içe geçmiş Fars, Hint ve Türk toplumlarının Hint coğrafyasındaki
varlıklarının kültürel, siyasi, dini ve sosyolojik alanlarda olduğu gibi daha
pek çok alanda yapılacak araştırmalar için uygun zemin ve yeterli kaynaklara
sahip olduğunu vurgulamaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 4 Sayı: 11 |
По всем вопросам приема статей и выпуска очередных номеров обращаться в редакцию соответствующего журнала