Biyofilmin varlığından ilk olarak 17. yy da bahsedilmiş ancak; 1978 yılına kadar biyofilm
çalışmalarına yeterince önem verilmemiştir. 1978 yılında Costerton ve arkadaşları
mikroorganizmaların biyofilm oluşturarak canlı ve cansız yüzeyler üzerine tutunarak bu
durumdan ekolojik yarar sağladıklarını mekanizmalarla açıklamışlardır. Biyofilmlerin yapı
taşı hücre dışı polimerik maddeler (Extracellular Polymeric Substances, EPS)’dir. EPS,
biyofilm mikroorganizmalarının gömülü olduğu mikrobiyal kökenli biyopolimerlerdir.
EPS, polisakkaritlere ek olarak, çok çeşitli proteinler, glikoproteinler, glikolipitler ve bazı
durumlarda şaşırtıcı miktarda hücre dışı DNA (e-DNA) içerir. Çoğunluğu algılama (QS),
Fuqua ve arkadaşları tarafından 1994 yılında tanımlanan hücre-hücre iletişiminin bir örneğidir
ve otoindüktörler olarak da adlandırılan küçük, difüze olan sinyal moleküllerinin üretilmesi,
salgılanması ve tepkimesine bağlıdır. Biyofilm içinde bakteri konsantrasyonunda eşik değere
ulaşıldığında, bakteri gen ekspresyonunu değiştirir ve ihtiyacı olan genlerin, enzim ve toksin gibi
virülans faktörleri, transkripsiyonunu sağlar. Biyofilm oluştuktan sonra, bakteri yoğunluğuna ve
oluşan EPS matriksin gücüne bağlı olarak, genetik değişimin artması, antibiyotiklerin yapısının
bozulması ve dirençli klonların seçilmesi gibi mekanizmalarla güçlü biyofilm direnci gelişir.
Biyofilm enfeksiyonlarını önlemede iki yaklaşım söz konusudur: i) biyofilm oluşumunu
engellemek ii) oluşmuş biyofilmi uzaklaştırmak. Bu derleme yazıda, biyofilmin oluşumu ve
biyofilmin önlenmesinde rol oynayan bileşikler tartışılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2018 |
Kabul Tarihi | 22 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 2 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)