Türkiye, Başbakan Dimitrios Gunaris başkanlığında bir Yunan kurulunun İtilaf devletlerinin başkentlerini gezeceğini ve doğu sorununun son bir çözüme bağlamak için, İtilaf devletlerinin yakında Paris’te bir konferans düzenleyeceklerini duyunca; İtilaf devlet adamlarıyla ilişki kurarak kendi sorunları konusunda Avrupa kamuoyunu aydınlatmak amacıyla Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Beyi Roma, Paris ve Londra’ya gönderme konusunda kararını alıyorlardı. Türkiye Büyük millet Meclisi yönetimi, İtilaf devletlerinin başkentlerine gidebilmek için önceden İstanbul’daki İtilaf devlet Yüksek Komiserleri aracılığıyla ilgili yönetimlere başvurmuştu. İngiltere Dış İşleri Bakanı Lord Curzon, kurulun Londra’ya gidebilmesi için gerekli izni verirken, Türkiye büyük Millet Meclisi yönetimi aşırı dilekler öne sürerse, İstanbul yönetimini kullanır umuduyla, bu yönetimi ihmal etmiyor; ne vakit dilerse Londra’ya ayrı bir kurul gönderebileceğini, Yüksek Komiser Sir H. Rumbold aracılığıyla Sadrazam Tevfik Paşa’ya ivedilikle bildiriyordu. Yusuf Kemal, dış ülkelere gitmeden önce, İstanbul yönetimiyle barışmak ve bu yönetimi de Avrupa’da temsil edebilmek için Padişahın rızasını almak amacıyla, Avrupa’ya İstanbul yoluyla gitmek gerektiğine Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmiştir. Ama kurul, 1922 yılı Şubat ayı içinde İstanbul’a varınca, Tevfik ve İzzet Paşalarca aldatılan Yusuf Kemal bir arzuhalci gibi Padişahın huzuruna çıkarılıyor ve güç durumda kalıyordu. Yusuf Kemal Padişah ve Tevfik Paşa’nın yanlarından ayrıldıktan sonra izzet Paşaya şikâyet ediyor; yalan söylediğini, yanlış hareket ettiğini protesto ediyor ve bir rapor halinde Meclise Ankara’ya bildiriyor, Yusuf Kemal ekibi 6 Mart günü Marsilya’ya ulaşınca Türk dostu Fr. Bouillon tarafından karşılanıyor; Fransız Başbakanı Raymond Poincare ile kısa bir görüşmeden sonra Londra’ya hareket ediyordu. 16 Mart günü, Yusuf Kemal, bir süre önce Ahmet İzzet Paşa’yı kabul eden İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’la görüşüyor, Türk tezi konusunda bilgi vermeye çalışarak, Türklerin İngiliz Başbakanı Lloyd George’un 5 Ocak 1918 günkü konuşmasında kabullendiği ilkelerden fazla bir şey istemediklerini, kendi önemli çıkarlarıyla İngiliz İmparatorlunun çıkarları arasında çeliş olmadığını, bununla birlikte, İngiliz yönetiminin amaçlarının öğrenmeyi istediklerini bildiriyordu. Yusuf Kemal’in Avrupa’ya hareketiyle birlikte, İstanbul Yönetimi de Yusuf Kemal’e, bu yönetimi Avrupa başkentlerinde resmen temsil etme yetkisini vermediği gibi, Ahmet İzzet Paşa’yı ayrı bir kurulun başında Avrupa’ya göndermek kararını alıyor; böylece Yusuf Kemal’in görevini karışık ve güç bir biçime getirerek, Türkiye’nin düşmanlarına, iki yönetim arasında meydana gelen bu ikilikten yararlanabilecekleri izlenimine sahip olma imkânını sağlıyordu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 1 |