The Constitution of 1876, the first constitution in Turkish legal history,
did not impose a comprehensive limitation on the Sultan’s legislative and
executive powers. In this context, a power given to the government has been
drawn attention. Article 36 of the Constitution of 1876 enabled the
government to take the provisional legislative decisions under certain
circumstances. This system, called “kanun-ı muvakkat”, was frequently
applied by Ottoman governments during the Constitutional Period. The
subjects of the provisional laws were differed from the juridical system to
education, from human rights to the local administration. Moreover, some of
them were continued in force in the Republican Era by the principle of
“continuity of law”. On the other hand, there was no similar article about the
provisional law in the 1921, 1924 and 1961 Constitutions. With the
constitutional amendments made in 1971, the decree-law was accepted in
Turkish law. It has been stated in the doctrine that Turkish legal history has
not been foreign to the decree-laws by associating them with the provisional
laws. In spite of some publications on the relation between the provisional law
and decree-law, there is no study directly about the provisional laws. This
article aims to explain the legal character of provisional laws, especially in the
light of the discussions about them in Ottoman parliament.
Turkish legal history provisional law Constitution of 1876 Ottoman parliament decree-law history of Turkish constitutional law
Türk hukuk tarihinin ilk anayasası olan 1876 Anayasası, padişahın yasama ve yürütme yetkilerine kapsamlı bir sınırlama getirmemiş; gerek yasama, gerek yürütme faaliyetleri üzerinde padişahın geniş yetkilerini tanımıştır. Yürütme açısından hükümete tanınan bir yetki özellikle dikkat çekmektedir. 1876 Anayasası’nın 36. maddesi, belirli şartlar altında parlamentonun tatil veya fesih gibi nedenlerle kapalı olduğu zamanlarda Hükümete, Meclis-i Mebusan’ın alacağı karara kadar geçici olarak kanun hükmünde kararlar alma olanağı tanımıştır. Kanun-ı muvakkat olarak adlandırılan bu uygulamaya, Meşrutiyet dönemleri boyunca Hükümetler tarafından sıklıkla başvurulmuş; yargı örgütünden eğitime, temel hak ve özgürlüklerden yerel yönetimlere kadar atılan birçok adımın hukuki dayanağını kanun-ı muvakkatler oluşturmuştur. Söz konusu düzenlemelerden bazılarının “hukukun devamlılığı ilkesi” uyarınca Cumhuriyet döneminde uzun yıllar boyunca uygulanmış olması da, kanun-ı muvakkat kavramının incelenmesini önemli kılmaktadır. Diğer taraftan, kanun-ı muvakkatlerle ilgili benzer bir maddeye 1921, 1924 ve 1961 Anayasalarında yer verilmemiştir. Ancak 1971 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle kanun hükmünde kararname kurumu kabul edildiğinde, öğretide kanun-ı muvakkatle ilişkilendirilerek Türk hukuk tarihinin bu kuruma yabancı olmadığı dile getirilmiştir. Bununla birlikte, kanun-ı muvakkat kavramı, doğrudan doğruya bir incelemeye konu edilmemiştir. Bu çalışmada kanun-ı muvakkat kavramının hukuki niteliği ile uygulanma sürecinde, özellikle Osmanlı parlamentosunda yarattığı tartışma konuları üzerinde durulması amaçlanmıştır.
Türk hukuk tarihi kanun-ı muvakkat Kanun-i Esasi Osmanlı parlamentosu kanun hükmünde kararname Türk anayasa hukuku tarihi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Nisan 2022 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ocak 2022 |
Kabul Tarihi | 11 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 71 Sayı: 1 |