Orhan Bey’in fethi sonrasında İznik’te kurulan medrese, Osmanlı hakimiyetindeki coğrafyada faaliyete giren ilk medresedir. Bu durum, Osmanlı ilim ve düşünce hayatı bakımından İznik şehrine ve buradaki medreseye merkezî bir fonksiyonun atfedilmesini beraberinde getirmiştir. İznik’in bunu fazlasıyla hak ettiğinde kuşku yoktur. Lakin Osmanlı’nın bir beylik olarak başlayan serüveninin zamanla Anadolu’nun tamamına şamil büyük bir devlet tecrübesine dönüşmesi, Anadolu’nun Osmanlı öncesi entelektüel hikayesinin Osmanlı üzerinden ve geriye dönük bir şekilde anlaşılmasına neden olmuştur. Bu ise Anadolu’nun Osmanlı öncesi hikayesini perdelemekle kalmamış, aynı zamanda Osmanlı’nın vücuda geldiği entelektüel iklimin anlaşılmasını da zorlaştırmıştır. Halbuki Anadolu Selçukluları ve Beylikler döneminde, Anadolu’da her biri İznik gibi hatta belki daha önemli ilim merkezleri söz konusudur. Bu durum, 8./14. yüzyıl Anadolu’sunu Osmanlı’ya inhisar etmeden, kendi tarihsel ve düşünsel hafızası üzerinden tahlil etmeyi gerektirmektedir. Bunun imkanı yazma eserlerin sunduğu çok yönlü biyo-bibliyografik veride saklıdır ki bu yazı ağırlıklı olarak bu türden veriler üzerinden şekillenmiştir. Yazının temel problematiğini her ikisi de aynı zaman diliminde Anadolu’da yaşadığı tespit edilen Tācuddīn lakaplı iki kişinin aynı kişi olup olmama ihtimali oluşturmaktadır. Bunlardan ilki, Osmanlı kroniklerinde İznik Medresesi’nin ikinci müderrisi olarak zikredilen Tācuddīn el-Kürdī, diğeri de İbn Baṭṭūṭa’nın Kastamonu’da görüştüğü ve döneminin büyük alimlerinden olarak bahsettiği Tācuddīn es-Sulṭānyūkī’dir. Bu iki isim terkibine ilişkin bir müddettir sürdürdüğümüz tetkikler sonucunda bulabildiğimiz biyografik ve bibliyografik verilerin Ḥanefīlik merkezli kesişmesi, bizi, bunların gerçekte aynı kişi olabileceği düşüncesine sevk etti. Yazıda önce her iki isim terkibine dair tespit edebildiğimiz verileri müstakil başlıklar altında ele aldık, ardından da bu veriler üzerinden bütünleşik bir okumanın imkanını analiz ettik. Gerek veri toplama gerekse yazım sürecinde karşılaşılan biyografik ve bibliyografik veriler, Beylikler dönemi Anadolu’sunda fıkıh merkezli esaslı bir kitabi kültürün dolaşımda olduğunu görebilmemize imkan tanıdı. Bu ise nihayetinde bizi, ilgili dönemin din ve düşünce hayatını daha çok şifahi kültür ve tasavvufi yönelimler üzerinden tartıya vuran tarih okumalarına karşı ihtiyatlı olunması gerektiği düşüncesine sevk etti.
Tācuddīn el-Kürdī Tācuddīn es-Sulṭānyūkī İznik Beylikler Dönemi Osmanlı Ḥanefīlik Medrese Ulema
The first madrasa under the Ottoman rule was established in Iznik after it was conquered by Orkhān Bey. This caused a central function to be attributed to the city of Iznik and the madrasa there in terms of the scholarly and intellectual life of the Ottomans. There is no doubt that Iznik deserved this well enough. However, the transformation of the Ottoman Empire, which started as a Beylik, into a great state experience in the whole of Anatolia over time caused the pre-Ottoman intellectual story of Anatolia to be understood through the Ottoman Empire and in a retrospective way. This not only obscured the pre-Ottoman story of Anatolia, but also made it difficult to understand the intellectual climate in which the Ottoman Empire came into being. During the Anatolian Seljuks and Beyliks periods, in terms of scholarly activities, there were cities in Anatolia, each of which was at least as important as Iznik, even more. Therefore, it is necessary to analyze the 8th/14th century Anatolia through its own historical and intellectual memory without confining it to the Ottoman Empire. The possibility of this is hidden in the versatile bio-bibliographic data available in manuscripts, and this article is mostly shaped by such data. The main problematic of the article is the possibility of whether two contemporaneous persons with Tāj al-Dīn nickname, who lived in Anatolia, are the same person. The first of them is Tāj al-Dīn al-Kurdī, who is mentioned as the second scholar of the Iznik Madrasa in the Ottoman chronicles, and the other is Tāj al-Dīn al-Sulṭānyūkī, whom Ibn Baṭṭūṭa met in Kastamonu and mentioned as one of the great scholars of his time. The overlapping of the biographical and bibliographic data of these two names made us think that they might be the same person. In this article, we discussed the data related to both names under separate headings and then examined the possibility of a holistic reading of both names over these data. The biographical and bibliographic data we identified during the data collection and writing processes implied that a deep fiqh-based book culture was in circulation in Anatolia during the Beyliks period. This suggests that the readings of history that evaluate the religious and intellectual life of the relevant period mostly on the basis of oral culture and mystical orientations should be reconsidered.
Tāj al-Dīn al-Kurdī Tāj al-Dīn al-Sulṭānyūkī Iznik Beyliks Period Ottoman Ḥanafism Madrasa ʿUlamāʾ
Tācuddīn el-Kürdī Tācuddīn es-Sulṭānyūkī İznik Beylikler Dönemi Osmanlı Ḥanefīlik Medrese Ulema Tāj al-Dīn al-Kurdī Tāj al-Dīn al-Sulṭānyūkī Iznik Beyliks Period Ottoman Ḥanafism Madrasa ʿUlamāʾ
Tācuddīn el-Kürdī Tācuddīn es-Sulṭānyūkī İznik Beylikler Dönemi Osmanlı Ḥanefīlik Medrese Ulema Tāj al-Dīn al-Kurdī Tāj al-Dīn al-Sulṭānyūkī Iznik Beyliks Period Ottoman Ḥanafism Madrasa ʿUlamāʾ
Tācuddīn el-Kürdī Tācuddīn es-Sulṭānyūkī İznik Beylikler Dönemi Osmanlı Ḥanefīlik Medrese Ulema Tāj al-Dīn al-Kurdī Tāj al-Dīn al-Sulṭānyūkī Iznik Beyliks Period Ottoman Ḥanafism Madrasa ʿUlamāʾ
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |