Ahlakın bir müeyyide gücü olarak kendisini insanlara dayattığı, bir olgu olarak kabul edilir. İnsanların ahlaken yanlış yapmaları durumunda birtakım tepkilerle karşılaşmaları veya yaşadıkları iç sıkıntı ya da huzursuzluk ahlakın bir yaptırım gücüne sahip olduğunu doğrular niteliktedir. Ahlaki yaptırımın gücünü ahlaki değer ve yükümlülüklerin nesnel ve zorunlu olmasından aldığı söylenebilir. Bu çalışmada, ahlaki yükümlülükler ile müeyyide arasında bir ilişkinin olup olmadığı, ahlakın tabiatı gereği bağlayıcılığının temelinin ne olduğu, bir müeyyide gerektirip gerektirmediği, gerektiriyorsa ahlakın müeyyideye nasıl konu olabileceği ve ahlaki müeyyidenin kaynağının ne olabileceği sorularına yanıt aranmaktadır. Bu bağlamda, realist bir ahlak anlayışı çerçevesinde ahlak, müeyyide ve Tanrı arasında bir ilişki kurulup kurulamayacağı ele alınmakta ve buna bağlı olarak ahlaki müeyyidenin Tanrı’ya dayandırılabileceği savunulmaktadır.
It is a well-known phenomenon in which morality imposes itself on people as a sanctioning power. The fact that people encounter certain reactions or inner distress or uneasiness when they do morally wrong confirms that morality has a sanctioning power. It can be said that moral sanction derives its power from objective and necessary moral values and obligations. This paper is dealed with the questions of whether there is a relationship between moral obligations and sanction, what is the ground of the binding nature of morality, whether it requires a sanction, if so, how morality can be subject to sanction, and what the source of moral sanction can be. In this context, it is considered whether a relationship can be established between morality, sanction, and God within the framework of moral realism and, accordingly, argued that moral sanction can be based on God.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |