Bu makale, Māturīdī kelam geleneğinin kurucusundan sonraki en seçkin isimlerinden biri olan Ebū’l-Muʿīn en-Nesefī’nin (ö. 508/1115) düşüncesinde bilgi ve iman –diğer bir ifadeyle, akıl ve dinî tasdik– arasındaki ilişkiyi ve iman fiilinde insan hürriyetini ele almaktadır. En-Nesefī ve ekolünün çalışmaları, İngilizce konuşulan dünyadaki akademik çevreler tarafından ne yazık ki henüz hak ettiği ilgiyi görememiştir. Bu çalışma, bu boşluğu doldurma ve Türk akademisinde hâlihazırda yapılmış çalışmalara katkı sağlama amacı taşımaktadır. En-Nesefī’nin temsil ettiği şekliyle Māturīdī geleneğindeki iman fiilinin hem entelektüel hem de ahlaki açıdan övgüye değer olmasının ardındaki felsefi muhakemeye odaklanması, bu çalışmayı Türkçe literatürdeki diğer çalışmalardan ayırmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle en-Nesefī’nin külliyatında imanın doğası üzerine bir soruşturma yürütülecek, daha sonra en-Nesefī’nin bilgi ile iman veya akıl ile dinî tasdik arasında kurduğu ilişki üzerine odaklanılacaktır. Çalışmanın son bölümü, iman eyleminde Tanrı’nın insanın özgür iradesine olan etkisine ve iman eyleminin insani mi yoksa ilahi bir fiil mi olduğu hususuna odaklanacaktır. Bu çalışma, en-Nesefī’ye göre bir dinî inancın doğruluğunun veya meşruiyetinin ancak bilgi veya delille ortaya konulabileceğini ve kalpte bir dinin iyiliğine dair beliren hissin, ilhamın ve taklidin doğruyu bilmenin yolları olamayacağını göstermektedir. Fakat bilgiye yapılan bu güçlü vurguya rağmen, iman sadece bilmeye de indirgenemez. Bunun yerine ‘iman, bilgiye dayanan kalbin özel bir tasdikidir’ ifadesi, en-Nesefī’nin sahip olduğu iman yorumunu daha doğru yansıtmaktadır. İnsanın özgür iradesine dayanan bu özel tasdik ile kişi, İslam inancını ve değerlerini hayatının en ulvi yol gösterici ilkeleri olarak benimser. İşte en-Nesefī’de iman olarak adlandırılmaya layık olan tasdik, bu türden özel bir tasdiktir.
Akıl Dini Tasdik İlim İnsan Hürriyeti İlahi Müdahale Ebū’l-Muʿīn en-Nesefī Māturīdiyye
The purpose of this paper is to explore the relationship between knowledge (ʿilm or maʿrifa) and faith (īmān), or intellect (ʿaql) and religious assent (taṣdīq), in the thought of Abū al-Muʿīn al-Nasafī (d. 508-1115), the most distinguished theologian after the founding father of the Māturīdī school. Regrettably, the works of al-Nasafī and his school have not received the recognition they deserve in academic circles of the English-speaking world. This study aims to fill this gap and contribute to the studies already conducted in Turkish academia. The study distinguishes itself from other works in Turkish scholarship by exploring the philosophical reasoning behind the moral praiseworthiness of the act of faith in the Māturīdī tradition, as represented by al-Nasafī. To this end, the initial focus of this article involves conducting research on the essence of faith using al-Nasafī’s corpus. It then explores the relationship established by al-Nasafī between knowledge and faith, or intellect and religious assent. This paper also examines the impact of God’s intervention on human free will in the act of faith and whether this act should be viewed as a human or divine act. The findings of this study show that, according to al-Nasafī, the truth or legitimacy of a religious belief can only be established through knowledge or evidence (dalīl). Imitating the beliefs of forefathers (taqlīd), relying on intuition (ilhām), or trusting in the goodness of those beliefs cannot be a means of acquiring true knowledge of religions. Nevertheless, faith cannot be reduced to knowledge. Instead, faith is a special assent of the heart that is grounded in knowledge. With this voluntary assent, a person adopts the Islamic faith and its values as the most fundamental guiding principle of their life. The assent that al-Nasafī deems worthy of being called faith is a special kind of assent of this kind.
Intellect Religious Assent Knowledge Human Freedom Divine Intervention Abū al-Muʿīn al-Nasafī Māturīdism
Republic of Türkiye Ministry of National Education, Bartin University
I would like to express my sincere gratitude to my supervisors, Professor Nicholas Adams and Dr Richard Todd, for their insightful comments and valuable feedback on my earlier drafts of this paper. Additionally, I would also like to thank Professor İlyas Çelebi and Dr Sami Turan Erel for their invaluable assistance in finding and clarifying the Arabic texts.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Felsefe, Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |